ABD'yi terk eden Sophie Turner'dan itiraf: ''Hayatımın en kötü günleriydi''

Ağu 25, 2025 - 15:56
ABD'yi terk eden Sophie Turner'dan itiraf: ''Hayatımın en kötü günleriydi''
ABD'yi terk eden Sophie Turner'dan itiraf: ''Hayatımın en kötü günleriydi''

2024 yılında şarkıcı Joe Jonas ile dört yıllık evliliğini noktalayan ünlü oyuncu Sophie Turner, ABD'den Londra'ya taşınmıştı. Ailesinin ve sevdiklerinin yanında mutlu olduğunu ifade eden Turner, boşanma sürecine dair dikkat çeken itiraflarda bulundu.

Flaunt dergisine konuşan 29 yaşındaki aktris “Burada kendimi evimde hissediyorum. Bir daha taşınmak istemiyorum. İnsan, sevdiklerinden uzakta olduğunda arkadaşlarının ve ailesinin değerini daha iyi anlıyor'' dedi.
Game of Thrones dizisiyle tanınan yıldız, çocuk sahibi olmanın kariyeri üzerinde derin etkiler yarattığını paylaştı. Willa ve Delphine adında iki çocuğu bulunan yıldız isim, annelik deneyiminin oyunculuğuna da yansıdığını anlattı.
Sophie Turner ve Joe Jonas, 2024 yılında resmi olarak boşandı. Ünlü çift, arabuluculuk yoluyla nafaka, mal paylaşımı ve çocukların velayeti konularında uzlaşmaya vardı. Yargıç Gina Beovides, evliliğin "geri dönülemez şekilde sona erdiğini" belirtti.
İkilinin ilişkisi 2016 yılında, Jonas’ın Instagram üzerinden Turner’a ulaşmasıyla başlamıştı. 2017'de nişanlanan çift, 2019’da Las Vegas'ta sürpriz bir törenle evlendi. Boşanma sürecinde ortak bir açıklama yayımlayan çift, “Dört güzel yılın ardından evliliğimizi dostane bir şekilde sonlandırma kararı aldık. Ortada birçok spekülasyon var ama bu gerçekten ortak bir karardı. Lütfen mahremiyetimize ve çocuklarımızın gizliliğine saygı gösterin” ifadelerini kullandı.
Turner, boşanma sonrası New York mahkemesine başvurarak çocuklarının velayeti konusunda Jonas’a dava açtı.
Vogue’a konuşan Turner, boşanma sürecinde medyada “kötü anne” olarak yansıtıldığını, Jonas’ın ise “ilgili baba” olarak gösterildiğini söyledi. Bu durumun kendisini derinden yaraladığını belirten oyuncu, yaşadığı sıkıntılı süreci şu sözlerle anlattı: “O dönemde bir dizinin setindeydim ve sözleşme gereği iki hafta daha orada kalmak zorundaydım. Çocuklarım Amerika’daydı ve ben onlara ulaşamıyordum. Üstüne bir de onlarca haber çıkmaya başladı. Gerçekten çok canım yandı çünkü anne olarak attığım her adımı zaten sorguluyorum. Anne suçluluğu çok gerçek bir şey. Kendime sürekli ‘Bunların hiçbiri doğru değil. Sen iyi bir annesin, hiçbir zaman çılgın partilere karışmadın’ demek zorunda kaldım. Hayatımın en kötü günleriydi.”