Ankara Sanayi Odası'nın konuğu Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan oldu

Ağu 28, 2025 - 21:02
Ankara Sanayi Odası'nın konuğu Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan oldu

ANKARA - BHA

Toplantının açılışında konuşan ASO Başkanı Seyit Ardıç, güncel ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Enflasyonla mücadele en büyük maliyetin sanayicilere yüklendiğine dikkat çeken Ardıç, yüksek ticari kredi faizleri ve finansmana erişim konularının reel sektörün acil çözüm bekleyen sorunları olduğunu vurguladı.

Konuşmasına Zafer Haftası'nı kutlayarak başlayan Başkan Ardıç, "26 Ağustos 1071'de Büyük Komutan Sultan Alparslan'ın önderliğinde kazanılan Malazgirt Zaferi ile bizlere yurt olan Anadolu, 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz ve 30 Ağustos'ta kazanılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile ebedi vatanımız olarak tescillendi. Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm şehitlerimizi ve kahramanlarımızı saygı, minnet ve rahmetle anıyorum" dedi.

2-127

ARDIÇ: GAZZE'DE YAŞANANLAR HANGİ VİCDANA SIĞAR?

Gazze'de yaşanan insanlık dramına da değinen Başkan Ardıç, "İsrail'in Gazze'de uyguladığı soykırım, artık trajedi ya da dram gibi kelimelerle ifade edilemeyecek boyutlara ulaşmıştır. Birleşmiş Milletler Gazze'de kıtlık yaşandığını resmen ilan etti. Masum binlerce çocuğun açlıktan öldüğü haberlerini dünya, televizyon ekranlarından izlemeye devam mı edecektir? Bu hangi vicdana sığar, buna hangi yürek dayanır? Artık sözün değil, somut adımların zamanı gelmiştir. Tüm insanlığı utandıran bu trajedi bir an önce durdurulmalıdır" diye konuştu.

MÜTEAHHİTLİK SEKTÖRÜNE KUTLAMA

Dünyanın En Büyük 250 Müteahhitlik Firması 2025 listesinde yer alan 45 Türk firmasını da tebrik eden Ardıç, "Bu 45 firmadan 22'sinin Ankara merkezli olmasının gururunu yaşıyoruz. Müteahhitlik sektörümüzün uluslararası arenada elde ettiği bu önemli başarı, ülkemizin ekonomik gücüne ve küresel ölçekteki saygınlığına büyük katkı sağlamaktadır" dedi.

Konuşmasına küresel ekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmeyle devam eden Başkan Ardıç, ABD Başkanı Trump'ın 1 Ağustos itibarıyla yürürlüğe koyduğu yeni tarifelerin, küresel ticaret dengelerini yeniden şekillendireceğini söyledi. Azerbaycan ile Ermenistan arasında imzalanan barış anlaşmasıyla oluşturulan Zengezur koridorunun da bölgesel dengeleri etkileyecek potansiyele sahip olduğuna dikkat çekerek, "Koridorun açılmasıyla birlikte ülkemiz Avrupa-Asya ticaret hattında transit merkez olma fırsatı yakalayabilecektir" dedi.

ARDIÇ: REZERV ARTIŞI İHRACATTAN, YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRETİMDEN VE YATIRIMLARDAN SAĞLANMALI

Enflasyonla mücadele programı hedeflerinin piyasa beklentileriyle giderek daha fazla uyumlu hale geldiğini belirten Ardıç, Merkez Bankası yönetiminin kararlı ve tutarlı duruşunun önemine vurgu yaparak şunları söyledi:

"Rezervlerimizin yeniden Mart ayı seviyelerine ulaşması ve ülkemizin kredi risk priminde yaşanan hızlı düşüş, uygulanan politikaların kredibilitesini açıkça ortaya koymaktadır. Ancak arzu edilen rezerv artışının; yüksek faiz için gelen sıcak paradan değil; ihracattan, yüksek katma değerli üretimden ve yatırımlardan sağlanması gerektiği unutulmamalıdır."

ARDIÇ: KAMU TASARRUF KONUSUNDA ÖNCÜ OLMALI

Enflasyonla mücadelede para politikasının tek başına yeterli olmayacağını belirten Başkan Ardıç, "Bu süreç mutlak suretle sıkı maliye politikası ve bütçe disiplini ile desteklenmelidir. Bu bağlamda, Merkez Bankası'nın son enflasyon raporunda yer alan, "Bütçe dengesi hedeflerine gelir artışları yerine harcamalardaki düşüşün önceliklendirilerek ulaşılması, makroekonomik dengelenmeyi ve enflasyonla mücadeleyi destekleyecektir" ifadesini de son derece değerli bulduğumuzu ifade etmek isterim. Kamu kesiminin harcamaları kontrol altına alarak toplumun genelinde gerçek anlamda bir tasarruf yaptığı algısını oluşturması, enflasyonla mücadelenin inandırıcılığını arttıracaktır. Kamu tasarruf konusunda öncü ve örnek olmalıdır" diye konuştu.

ARDIÇ: ENFLASYONLA MÜCADELEDE EN BÜYÜK MALİYET REEL SEKTÖRE YÜKLENDİ

Enflasyonun toplumsal maliyetinin ve reel sektör üzerindeki olumsuz etkilerinin çok yüksek olduğunu vurgulayan Başkan Ardıç, sanayi tarafında iki çeyrek üst üste yaşanan daralmanın enflasyonla mücadelede en büyük maliyetin reel sektöre yüklendiğini gösterdiğini, yatırım kararlarını ve üretimi baskılamaya devam ettiğini vurguladı.

Başkan Ardıç, İmalat PMI'ın Temmuz'da 45,9'a gerileyerek son 9 ayın en düşük seviyesine indiğini, siparişlerin iki yıldır düştüğünü, kapasite kullanım oranın da Ağustos'ta %73,6 ile son 5 yılın en düşük seviyesine geldiğini hatırlattı. Ardıç, sanayicinin yüksek finansman maliyetleriyle nasıl mücadele ettiğini rakamlarla ortaya koydu:

ARDIÇ: SANAYİCİMİZ BİR YIL BOYUNCA BANKALARA ÇALIŞMIŞ

"En Büyük İkinci 500 Sanayi Kuruluşu içindeki firmalarımızın finansman giderlerinin faaliyet kârı içindeki payı iki katından fazla artarak, %35,8'den %80,9'a yükseldi. İlk 500 şirketlerinde ise durum daha da vahim. Faaliyet kârının %97'sini, neredeyse tamamını finansman giderine vermişler. Yani sanayicimiz bir yıl boyunca bankalara çalışmış.

Son gelen çeyreklik bilançolarda, bankacılık kesiminin karlılıklarında önemli ölçüde artışlar görülürken, sanayi sektörü ise nerdeyse kar elde etmedi. Finansal tablolarını açıklamış borsaya kota 282 şirketin 137'si bu dönemde zarar yazdı. Yani şirketlerin neredeyse yarısı, %48,58'i bu dönemi zararla kapattı. Oysa geçen yıl aynı dönemde bu oran %36 idi.

Bunu destekleyen bir başka çarpıcı veri geçtiğimiz hafta Gelir İdaresi Başkanlığı'ndan geldi. 2024'te en fazla vergi beyan eden 100 mükellef listesi açıklandı. Rakamlar sanayi açısından endişe verici: Son 4 yılda ilk 100'e giren sanayi kuruluşu sayısı yaklaşık %42 azaldı. 2021'de ilk 100'de 33 sanayi kuruluşu yer alırken, 2024'te bu sayı 19'a geriledi. Aynı dönemde ilk 100'deki finans sektörü sayısı ise 20'den 38'e çıkarak %90 artış gösterdi."

ARDIÇ: FİNANS SEKTÖRÜ BÜYÜRKEN SANAYİNİN KÜÇÜLMESİ ENDİŞE VERİCİ

Bankaların işlemlerden aldığı yüksek komisyon ve ücretlerin sanayicilerin finansman maliyeti yükünü daha da artırdığını söyleyen Başkan Ardıç, "Bu rakam ve oranların düşürülmesi finansmana erişmeye çalışan reel sektör için daha sağlıklı ve sürdürülebilir olacaktır. Elbette finans sektörünün büyümesi ülkemiz ekonomisi açısından son derece önemlidir. Ancak içinde bulunduğumuz konjonktürde, finans sektörü büyürken sanayimizin küçülmesi endişe vericidir" dedi.

ARDIÇ: ENFLASYONUN İKİ KATINDAN FAZLA FAİZ ÖDEYEREK NASIL AYAKTA KALACAĞIZ?

Sanayicilerin üretime devam etmek için büyük çaba harcadığını vurgulayan Başkan Ardıç, "Cari enflasyon %33,5, Merkez Bankası'nın yıl sonu hedefi %24. Ticari kredi faiz oranı ise %55. Enflasyon hedefinin iki katından daha fazla bir faiz ödeyerek ticari kredi kullanmak durumunda kalıyoruz. Bu faiz oranlarıyla nasıl ayakta kalacağız, nasıl üretim yapacağız, yeni yatırımlarımızı neye göre nasıl planlayacağız?" dedi.

ARDIÇ: PARASINI FAİZE YATIRAN RAHAT UYKU ÇEKERKEN, BİZ SANAYİCİLER UYKUSUZ GECELER GEÇİRİYORUZ

Başkan Ardıç, "Parasını faize yatıran rahat bir uyku çekerken, üretim ve ihracat yaparak, istihdam yaratarak, ülkemizin geleceğine katkı sağlamaya çalışan girişimciler yani bizler, maalesef uykusuz geceler geçiriyoruz. Bu sistem sağlıklı bir ekonomi için sürdürülebilir değildir" diye konuştu.

Enflasyondaki düşüş eğiliminin sürmesini, buna paralel faiz indirimlerinin de devam etmesini ve bu indirimlerin ticari kredi faizlerine de yansımasını beklediklerini söyleyen Başkan Ardıç, "Ekonomik aktivitenin sürdürülebilirliği ve büyümenin yeniden ivme kazanması, yalnızca talebi baskılayarak değil, aynı zamanda üretim ve yatırım ortamının desteklenmesiyle mümkündür" değerlendirmesini yaptı.

ARDIÇ: SANAYİCİNİN SESİNİ DUYAN, ÜRETİMİ DESTEKLEYEN BİR EKONOMİ MODELİYLE YOLUMUZA DEVAM EDELİM

Başkan Ardıç, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bugün, ülkemizin üretim gücünü, geleceğini ve ekonomik bağımsızlığını şekillendirecek kritik bir eşikteyiz. Önümüzde önemli bir yol ayrımı var: Ya her şeye rağmen üretime devam eden, istihdam yaratan, teknolojiyi ve katma değeri önceleyen firmalarımızın yolunu açacağız...

Ya da krediye ulaşamadığı için kapısına kilit vuran, üretimden çekilen, binlerce kişiyi işsiz bırakan işletmelerin çoğaldığı bir geleceğe sürükleneceğiz. Günü kurtaran değil, geleceği şekillendiren politikalarla reel sektörün önünü açan bir anlayışa ihtiyacımız var. Sanayicinin sesini duyan, ihtiyaçlarını gözeten, üretimi destekleyen bir ekonomi modeliyle yolumuza devam edelim."

ARDIÇ: NEFES KREDİSİ KOBİ'LERİMİZİN İFLAS ETMEDEN ÖNCEKİ SON UMUDUDUR, LİMİTLER VAKİT KAYBETMEDEN EN AZ 50 MİLYAR TL'YE ÇIKARILMALIDIR

KOBİ tanımındaki limit artışının değerli olduğunu ancak Nefes Kredisi gibi desteklerin tutarının acil olarak artırılması ve kapsamının genişletilmesi gerektiğini vurgulayan Başkan Ardıç, şöyle konuştu:

"KOBİ'lerimizin bankacılık sektöründen aldığı nakdi kredi büyüklüğü, 2025 yılı haziran ayı itibariyle önceki yılın aynı dönemine göre sadece yüzde 31,2 artmıştır. Aynı dönemde yıllık ortalama TÜFE artışının yüzde 43,2 olduğu düşünüldüğünde, reel olarak önemli bir gelişim alanını göstermektedir. Küçük ve mikro işletmelere kullandırılan kredilerde yıllık artışın ise yüzde 30'ların altında kalması, bu konuda çeşitli araçlar geliştirmenin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Nefes Kredisi, KOBİ'lerimizin iflas etmeden önceki son umududur. Limitlerin vakit kaybetmeden en az 50 milyar TL'ye çıkarılması sadece firmalarımızın ayakta kalmasını değil, ekonominin üretim ve istihdam kapasitesinin korunmasını da sağlayacaktır."

ARDIÇ: İHRACAT BEDELİNİN YÜZDE 35'İNİN MERKEZ BANKASINA SATMA ZORUNLULUĞU KALDIRILMALIDIR

İhracat bedelinin yüzde 35'ini Merkez Bankası'na satma zorunluluğunun firmaları zorladığına dikkat çeken Başkan Ardıç, "Merkez Bankasında TL'ye çevirdiğimiz parayla hammadde almak için tekrar döviz alıyoruz. Kur makasından dolayı kaybımız oluyor. Bu uygulama, özellikle de hammaddesi büyük ölçüde dışa bağımlı olan sektörlere ilave yük getiriyor. Bu uygulamanın sürdürülmesi gerekliyse, sektörlerin ithalata bağımlılık oranları dikkate alınarak sınıflandırma ve ayrıştırma modeli yapılabileceği kanaatindeyim.

Savaş halindeki Rusya, ülkedeki ihracatçı şirketlere yönelik döviz gelirlerinin yüzde 40'ını satma zorunluluğunu kaldırdı. Beklentimiz, şartlar elverdiği ölçüde ihracat bedelinin yüzde 35'inin Merkez Bankası'na satış zorunluluğunun kademeli olarak düşürülmesi ve sonrasında da tamamen kaldırılmasıdır. 31 Ekim 2025'e kadar uzatılan, ihracatçılarımıza verilen %3 oranındaki döviz dönüşüm desteğinin de devam ettirilmesidir" diye konuştu.

ARDIÇ: TİCARİ KREDİ KARTI LİMİTLERİNİ ARTIRACAK DÜZENLEME YAPILMALI

Ticari kredi kartlarının, piyasanın nakit döngüsünün sorunsuz işlemesine önemli katkı sağladığını belirten Başkan Ardıç, ticari kredi kartları kullanım büyüklüğündeki artışın, 2025 yılı haziran ayı itibariyle yıllık yüzde 31,9 oranında olduğuna, aynı dönemde yüzde 43,2 olan yıllık ortalama enflasyonun reel olarak gerisinde kaldığına dikkat çekerek, "Bu durum bankaların kredi kısıtlarından kaynaklanmıştır. İşletmelerimizin nakit ödemelerinde önemli bir fonksiyon gören ticari kredi kartı limitlerini artıracak düzenleme yapılması, firmalarımıza finansman konusunda bir rahatlama sağlayacaktır. Ticari kredi kartlarının kullanım amacı tüketim değil, üretim süreçlerini ve işletme faaliyetlerini desteklemektir. Dolayısıyla arz yönünde sağlayacağı katkı ile enflasyonu azaltıcı bir etki ortaya çıkarır" dedi.

ARDIÇ: REESKONT KREDİ LİMİTLERİNİN ARTIRILMASI SANAYİCİNİN LİKİDİTEYE ERİŞİMİNİ KOLAYLAŞTIRACAKTIR

Reeskont kredilerinin ihracatçı firmalara önemli bir finansman imkânı sağladığını belirten Başkan Ardıç, şöyle devam etti: "Reeskont imkânlarının artırılması, firmaların rekabet gücünü arttıracaktır. Toplam reeskont hacminin 3 aylık ihracat miktarı olan yaklaşık 65 – 70 milyar dolar düzeyine çıkarılması önemli olacaktır. Döviz bazlı reeskont kredilerinin kullanım oranının ve günlük limitlerinin artırılması da, sanayicilerimizin likiditeye erişimini kolaylaştıracaktır. Uygulamada peşin olarak tahsil edilen faizin üçer aylık dönemler halinde veya vade sonunda tahsil edilmesi, firmalarımıza finansman maliyetleri açısından rahatlama sağlayacaktır."

BDDK'nın, şirketlerin kredi derecelendirme zorunluluğuna ilişkin Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi nezdindeki risk alt sınırını 2020 yılında 500 milyon TL olarak belirlendiğini, 5 yıl sonra, geçen Nisan ayında yalnızca %50 artırılarak 750 milyon TL'ye çıkarıldığını hatırlatan Başkan Ardıç, "Bu rakamın gerçek değerinin enflasyona göre güncellendiğinde 3 milyar 100 milyon TL olması gerekiyor. Mevcut durumda BDDK tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlardan rapor almak zorunda olan firmalarımız için önemli bir mali yük gelmektedir. Ancak bu raporun bankalar için bir önem taşıdığını görmüyoruz; çünkü onlar zaten kendileri her türlü risk analizini yapıyor. Bu nedenle, söz konusu zorunluluğun kaldırılmasının faydalı olacağı görüşündeyiz" diye konuştu.

ARDIÇ: ESNEK ÇALIŞMA ÖDENEĞİ BENZERİ UYGULAMALAR DEVREYE ALINMALI

Emek yoğun sektörlerin üretimlerini sürdürebilmeleri için özel destek mekanizmalarının hayata geçirilmesinin de kritik önem taşıdığını belirten Başkan Ardıç, "Özellikle esnek çalışma ödeneği benzeri uygulamaların devreye alınması, istihdamın korunması ve üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması açısından son derece değerli olacaktır" dedi.

ARDIÇ: KONKORDATO SİSTEMİNDE YENİ DÜZENLEMENİN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNİ BEKLİYORUZ

Konkordato sürecinin sadece borçlu firmayı değil, alacaklı firmaları da koruyacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini söyleyen Başkan Ardıç, "Organize Sanayi Bölgelerinde faaliyet gösterip konkordato ilan eden firmaların, OSB'lere olan elektrik ve su borçları da bu süreçte ödenmiyor. Bu maliyetleri bölgede faaliyet gösteren diğer firmalar finanse etmek durumunda kalıyor. Bu sürece ilişkin hazırlanan yeni düzenlemenin tüm bu sorunlara çözüm olmasını ve en kısa sürede yürürlüğe girmesini bekliyoruz" diye konuştu.

Başkan Ardıç, Eximbank kredilerinde ticari bankalardan teminat alma zorunluluğunun da firmalar için süreci zorlaştırdığını ve maliyetleri artırdığını belirterek, teminat yapısının gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.

ARDIÇ: ZORLUKLARIN AŞILMASI GÜÇLÜ İLETİŞİMLE MÜMKÜN

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın pek çok ilde oda ve borsaları ziyaret ederek, sorunları birebir muhataplarından dinlemesinin çok değerli olduğunu da sözlerine ekleyen Başkan Ardıç, "Tüketim ve ithalata değil, yüksek katma değerli üretim ve yüksek teknolojili ihracata dayanan sürdürülebilir bir büyüme tesis ederken, karşımızdaki zorlukların aşılması; politika yapıcılarla iş dünyası arasında kurulan sağlıklı ve güçlü bir iletişimle mümkündür. Kalıcı çözümler, ancak ortak akıl ve iş birliğiyle inşa edilebilir" ifadelerini kullandı.

3-87

KARAHAN'DAN "PARA POLİTİKASI VE MAKREKONOMİK GÖRÜNÜM" SUNUMU

Başkan Ardıç'ın ardından kürsüye çıkan Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, sanayicilere "Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm" başlıklı bir sunum yaptı. Karahan, sunumunun ardından ASO Meclis üyelerinin sorularını da yanıtladı.

Reel sektörle güçlü bir iletişimleri olduğunu belirten Başkan Karahan, Ankara ve bölge illerinde 2025 yılında 310, son 5 yılda ise toplamda 2 bin 630 firma ile görüştüklerini söyledi. Karahan, bu görüşmelerden elde edilen bilgilerin hem para politikalarının şekillendirilmesinde hem de yapısal sorunlara ilişkin önerilerin ilgili kurumlara iletilmesinde kullanıldığını aktardı.

Başkan Karahan, 2024 Haziran ayında başlayan dezenflasyon süreciyle enflasyonun yüzde 75 seviyesinden yüzde 33'e indiğini, yıl sonunda ise yüzde 29'un altında gerçekleşmesini beklediklerini ifade etti. Karahan, "Bu süreçte çeşitli şoklara maruz kaldık. Ama şokların enflasyon sürecini bozmasına izin vermedik, vermeyeceğiz" dedi.

Enflasyondaki düşüşün genele yayılarak devam ettiğini söyleyen Karahan, 2024 Mayıs ayından bu yana temel mallarda 36 puan, gıdada 42 puan düşüş kaydedildiğini, hizmet enflasyonunun ise 47 puan düşüşe rağmen yüzde 48,5 ile TÜFE'nin üzerinde gerçekleştiğine dikkat çekti. Karahan, kira ve eğitim harcamalarının hizmet enflasyonunu yukarı çektiğini vurguladı.

"TALEPTEKİ DENGELENME ENFLASYONDAKİ DÜŞÜŞE KATKI VERİYOR"

Talepteki dengelenmenin enflasyondaki düşüşe katkı verdiğini, maliyet artışlarının gerilediğini söyleyen Başkan Karahan, "Tüketici ve firmaların enflasyon beklentileri de gerileme eğilimine girmiştir" dedi.

Faiz indirimlerinin ancak enflasyon kontrol altındayken kalıcı olabildiğini belirten Başkan Karahan, politika faizinin kısa vadeli faizler üzerinde doğrudan etkili olduğunu, ancak uzun vadeli kredi ve tahvil faizlerinin enflasyon beklentileri iyileştikçe gerilediğini söyledi.

Karahan, Merkez Bankası'nın sıkı para politikasındaki duruşunun rezervlere olumlu yansıdığını, Mayıs 2023'te 100 milyar doların altında olan brüt uluslararası rezervlerin 25 Ağustos 2025 itibariyle 176 milyar dolar seviyesine yükseldiğini belirtti.

KKM'de azalış devam ederken, Türk Lirası talebinin güçlü seyrettiğine dikkat çeken Karahan, Ağustos 2023'te 143 milyar dolar seviyesine ulaşan KKM bakiyeleri bugün 11 milyar dolar seviyesine geriledi. Kalan kısım da vadelerin dolmasıyla kısa sürede sıfırlanacak. Aynı dönemde TL mevduat payı ise 28,8 puan artış ile yüzde 31,6'dan yüzde 60,4'e yükseldi" dedi.

"FİYAT İSTİKRARI SAĞLANANA KADAR SIKI PARA POLİTİKASI DURUŞU SÜRDÜRÜLECEK"

Başkan Karahan, şöyle devam etti:

"Fiyat istikrarı sağlanana kadar sürdürülecek sıkı para politikası duruşu, talepte dengelenme, Türk Lirası'nda reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile dezenflasyon sürecini destekleyecektir. Maliye politikasının eşgüdümü bu sürece katkı sağlayacaktır.

Kurul politika faizine ilişkin atılacak adımları enflasyon gerçekleşmelerini, ana eğilimini ve beklentilerini göz önünde bulundurarak öngörülen dezenflasyonun gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleyecektir. Adımların büyüklüğü, enflasyon görünümü odaklı, toplantı bazlı ve ihtiyatlı bir yaklaşımla gözden geçirilecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda tüm para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır."

Ticari kredi tahsili gecikmiş alacak oranının yüzde 1,7 ile yüzde 3,1 olan tarihsel ortalamanın altında olduğunu belirten Başkan Karahan, karşılıksız çek oranının, yüzde 2,7 ile tarihsel ortalamaya yakın bir düzeyde olduğunu söyledi. Başkan Karahan, konkordato talep eden firmaların ekonomideki payının da görece düşük olduğunu belirtti.

Karahan, sunumunun ardından Ankaralı sanayicilerin sorularını da yanıtladı.

7-204-49