Borsa yükselecek mi? Dolar ne olur? Altında beklentiler ne? Uzmanlar tek tek açıkladı
Kasım 3, 2025 - 08:50
Küresel piyasalar ve iç piyasa dinamikleri uzman isimler yorumladı. Borsada yüzde 50 yükseliş öngören uzmanlar altın için önemli tavsiyelerde bulundu.
Küresel piyasalar ticaret savaşlarıyla yön bulurken iç piyasada borsa, altın, döviz, mevduat, enflasyon rakamları gibi birçok enstrüman volatiliteye yön veriyor. Borsa İstanbul bir yılın dip seviyelerinden bankaların öncülüğünde yeniden yükseliş hareketi göstermeye başladı. Dolar ve Euro tarafında sınırlı hareketler görülüyor. Altın küresel etkiler nedeniyle rekor seviyelere ulaşsa da düzeltme hareketiyle karşılaştı ve kararsız seyre yöneldi. Portföylerde olmayan gümüş ilgi çekmeye başlasa da zirveden sert düşüş yaşadı ve toparlanma çabası içinde hareket ediyor.Uzmanlar borsa, dolar, altın, fonlar hakkında önemli açıklamalarda bulundu.Hedef Portföy Fon Yönetimi Direktörü İlkay Öztürk "Bankacılık hisselerindeki durgunluğun ana nedeni enflasyon görünümündeki belirsizlik. Piyasa, TCMB’nin faiz indirimlerine beklendiğinden daha yavaş girebileceğini ve bunun bankaların kârlılıklarına gecikmeli yansıyacağını düşünüyor. Bu algı oluşunca, açıklanan güçlü kârlar aynı hızda fiyatlanmıyor. Buna ek olarak dönem sonu/vade sonu pozisyon ayarlamaları ve endeksi genel olarak aşağı çeken yabancı satışları da tabloyu bastırıyor. Sonuçta sorun kârlılıkta değil, kârlılığın iskonto oranı düşmeden ne kadar sürdürülebileceğini görememekte." dedi.Öztürk "Kısa vadede kurda hızlı ve kalıcı bir sıçrama beklemiyoruz. Bunun üç nedeni var... 1. Politika faizi hem nominal hem de reel olarak şu an yerli yatırımcıyı TL’de tutabilecek seviyede. 2. İç talepte kademeli soğuma var; yani kur üzerinde içeriden gelen baskı önceki yıllara göre daha zayıf. 3. TCMB’nin rezerv biriktirme performansı ve dış kaynak girişlerinin devam etmesi kurda “ani atak” ihtimalini azaltıyor." ifadesini kullandı.Kurun dalgalı seyrini sürdüreceğini belirten Öztürk "Dolayısıyla kur hareketi daha çok bant içi ve dalgalı ilerleyecek gibi duruyor; "bir sabah uyandık ve kur yüzde 10 oldu" senaryosu bugün için temel senaryomuz değil." dedi.Bazı fonlardaki dev yükselişleri yorumlayan Öztürk "Portföy yönetimi şirketlerinin sayısı arttıkça fon sayısı da hızla artıyor. Bu iyi bir şey; rekabet ve ürün çeşitliliği geliyor. Ama nitelikli yatırımcıya satılan bazı fonlar daha konsantre pozisyon alabiliyor, daha düşük likit varlıklara girebiliyor ya da türev kullanabiliyor. Böyle olunca küçük bir giriş-çıkış bile fiyat hareketini büyütüyor. Bu yüzden yatırımcıların sadece getiriyi değil; fonun portföy içeriğini, fonu yöneten ekibin tecrübesini, fonun kurucusu olan şirketin kurumsal yapısını ve risk yönetimini ve kamuyu aydınlatma dokümanlarınıbirlikte okuması gerekiyor. Yükseliş ne kadar hızlıysa, o fonun likiditesi ve stratejisi buna izin veriyorsa, düşüş de o kadar hızlı olabilir. Bu tamamen yapısal bir konu, söylentiyle açıklanacak kadar basit değil. SPK’nın bu konudaki düzenli raporlarını ve KAP açıklamalarını takip etmek de yatırımcıyı korur." açıklamasını yaptı.Öztürk "Sıkı para politikasına geçildiğinden beri yüksek reel faiz TL varlıkların risksiz alternatifini çok cazip hâle getirdi. Böyle olunca riskli varlıklardaki yükselişler hedef fiyata ulaşsa bile “taşma” yaratmıyor. Bunu fon getirilerinde net görüyoruz: Para piyasası şemsiye fonları son 12 ayda yüzde 55’lere giden getiriler sağlarken, hisse senedi şemsiye fonlarında yıllık getiri yüzde 30’lara yakın kaldı. Yani sorun analizlerde değil, iskonto oranında. Bizim beklentimiz şu: Enflasyonun aşağı gelmesiyle politika faizleri de kademeli geriledikçe şirketlerin finansman maliyetleri düşecek, iç talep tarafında da bir toparlanma görülecek. Bu kombinasyon 2026’ya doğru Borsa İstanbul’un son iki yıldaki “geride kalmışlığını” kapatmasını destekleyebilir. Ama bu bir günde olmaz; makro anlatı toparlandıkça fiyatlara geçer. “Yeni hikâye” dediğimiz şey de aslında bu: daha düşük enflasyon + daha düşük faiz + tekrar hızlanan büyüme." dedi.Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in gerek Körfez ülkeleri gerekse de Londra'da bulunduğu yatırım temaslarına değinen Öztürk "Bu ziyaretlerin ardından tamamen sonuçsuz kalındı demek doğru olmaz. 2025’in ilk 8 ayında 10–11 milyar dolar bandında doğrudan yatırım girişi görüldü; bu son iki yıla göre belirgin bir artış. Ancak gelen paranın önemli kısmı mevcut şirketlere ortaklık, enerji/altyapı projeleri ve gayrimenkul kaynaklı; yani kamuoyunda konuşulan çok büyük, tek kalemde gelecek yatırımların tamamı gerçekleşmiş değil.Bunun iki rasyonel nedeni var:1. Yabancı yatırımcı OVP’deki (2026-2028) hedeflerin birkaç çeyrek üst üste gerçekleştiğini görmek istiyor. 2. Hukuki ve jeopolitik belirsizlikleri fiyatlıyor; bu yüzden yatırımı parça parça, proje bazlı yapıyor. Dolayısıyla “hiç gelmedi” demek de “hepsi geldi” demek de hatalı; kademeli ve seçici bir giriş var ve bu mevcut politika seti korundukça devamı da rasyonel görünüyor." sözlerini söyledi.Bazı bankaların satılacağına dair iddiaların ortaya atılmasına ilişkin Öztürk "Piyasadaki bu tür haberlerin çoğu henüz sadece dedikodu boyutunda bulunuyor. Alıcı kim, hangi oranda hisse alınacak, işlem banka düzeyinde mi yoksa üst holding yapısı üzerinden mi olacak, regülasyon süreci ne kadar sürecek — bunlar netleşmeden fiyatlar kalıcı tepki vermez. Üstelik Borsa İstanbul’da son haftalarda yabancı kaynaklı satışların baskısı varken, haber akışı tek başına fiyatı taşıyamıyor. Piyasa şu anda “somut sözleşme / resmi açıklama” görmeden prim vermeyen, temkinli modda." dedi.Öztürk "Altın yatırımcısının gördüğü “üç ileri iki geri” hareket aslında fiyatın şu an zaten çok dolu bir senaryoyu fiyatlıyor olmasından kaynaklanıyor: Yüksek jeopolitik risk, gerileyen reel faizler ve merkez bankalarının alım iştahı aynı anda masada. Böyle bir bileşimin olduğu yerde fiyatın düz bir çizgi hâlinde yukarı gitmesini beklemek zaten gerçekçi değil. 1970’lerin sonundaki parasal genişleme ve stagflasyon dönemine bugünkü küresel borç ve para arzı büyüklükleriyle baktığımızda teorik olarak çok daha yüksek ons seviyeleri (örneğin 8 bin dolar civarı) hesaplara girebiliyor. Ama bu rakamlar “yarın olacak fiyat” değil; parasal sistemdeki birikimli riski göstermek için kullanılan referanslar. Manşet hedef olarak verilmemeli. 2026 yıl sonu için ons altın fiyatı beklentimiz baz senaryomuzda 5 bin dolar ve kötü durum senaryosunda ise 6 bin dolar seviyelerinde bulunuyor." açıklamasını yaptı.Ata Yatırım Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş "Banka karlarının özellikle faiz indirimlerinin etkisiyle 3'üncü çeyrekten itibaren yükselmesi bekleniyordu. Açıklanan sonuçlar şu ana kadar beklentilerin üzerinde olsa da sürpriz değil. Fakat, enflasyonla ilgili belirsizlik olumlu beklentileri de zaman zaman törpülüyor. 3 Kasım’da Ekim enflasyonunun açıklanmasının ardından banka hisselerinde yeniden bir hareketlenme görebiliriz." dedi.Demirtaş "Ara sıra faiz indirim süreçleri hız kesse de ekonomi programı dahilinde mevcut politikalardan sapılmadığı sürece, yatırımcıların TL’de kalmasını ve ağırlıklı olarak TL varlıklarda yatırım yapmasını önermeye devam ediyoruz." açıklamasını yaptı.Bakan Şimşek'in yatırım turlarına değinen Demirtaş "Körfez’den yatırımların geleceği 2-3 yıl önceden konuşulmaya başlanmıştı. Son aylarda, görüşmelerin sıklaştığını ve önümüzdeki 6-9 aylık dönemde enerji başta olmak üzere Körfez sermayesinin Türkiye’ye gelme olasılığını yüksek görünüyoruz. Yakın zamanda Abu Dhabi merkezli yenilenebilir enerji şirketinin Niğde’de 1 milyar dolarlık yatırım planı konusunda haberler basına da yansımıştı. Sürpriz bölgesel riskler ortaya çıkmadığı sürece çok daha büyük yatırımların gelmesi de muhtemel." sözlerini söyledi.Altın yatırımcılarına tavsiyelerde bulunan Demirtaş "Altın uzun bir süredir soluksuz yükseliyor ve son dönemde ons başına 4300 dolar seviyelerine kadar geldikten sonra 4000 dolar seviyelerinde tutunmaya çalışıyor. Özellikle global belirsizlikler, Çin başta olmak üzere ülkelerin altın rezervlerini artırma eğiliminde olması altın fiyatlarını da yukarı çekmişti. ABD ekonomisine ve rezerv para birimi olarak dolara olan güvenin artması, altına olan ilginin azalmasına sebep olabilir. Mevcut beklentilerle, global tansiyonun düşeceği varsayımıyla altın fiyatlarının da 3000-4000 dolar aralığına oturmasını öngörebiliriz. Genel olarak, altını yatırım aracı olarak görmemekle birlikte yatırımcıların portföylerinde riskleri dağıtmak maksadıyla %5-7 civarında bir altın ağırlığı taşımalarını da makul görüyoruz." dedi.Borsa İstanbul'un diğer yatırım araçlarına nazaran düşük kaldığını ifade eden Demirtaş "Borsa İstanbul'da 12 aylık hedefimiz BİST-100 endeksi için 15 bin seviyelerinde ve şu anda yüzde 50 yukarı potansiyeli görüyoruz. Son 2 yıla bakarsa, reel olarak borsanın faize ve enflasyona göre geride kaldığını söylemek yanlış olmaz. Yılbaşında oldukça olumlu beklentilerle başlamışken Mart ayında yaşanan hukuki süreçler ve siyasi tansiyonun ardından Merkez Bankası faiz artırımı yapmak zorunda kalınmış ve bu sayede rezervlerin erimesinin önüne geçilmişti ve faiz indirim süreci hız kesti ve gecikti. Mevcut beklentilerimizde, gecikmeli de olsa faiz indirimi sürecinin devam ettiğini ve borsa için yatırım hikayesinin oluşmaya başladığını düşünüyoruz. Hisse bazlı temeli kuvvetli hisselerde yüzde 60-70-100 yukarı potansiyeli olan hisseler görüyoruz." ifadesini kullandı.
Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için ‘Çerez Politikasını’ ve ‘Aydınlatma Metnini’ inceleyebilirsiniz.