Dijital dünyada duygudaşlık: Sanal empati nedir?
Duygusal bağ kurma şeklimiz değişiyor. Yüz yüze empati, yerini dijital dünyada sanal empatiye bırakıyor. Klinik Psikolog Dr. Yasemin Meriç Kazdal, sanal empatinin günlük yaşantımıza etkilerini yazdı.
EMPATİ NEDİR?
Empatiyi, kişinin kendi benliğini tamamen bırakmadan, karşıdaki kişinin dünyasını anlama adımıdır şeklinde tanımlayabiliriz. Herkesin kendi duygusundan sorumlu olduğu vurgulanan bu dünyada önemini unutmamamız gereken bir kavramdır “Empati”. Evet, kendi duygumuzdan sorumluyuzdur ama bu karşımızdakileri yok sayacağımız anlamına gelmez. Başkasının yaşadığı duyguyu fark etmekle kalmayıp bunun nedenlerini kavramak da empati sürecinin bir parçasıdır. Ve artık günümüzde bu önemli değer de birçok şey gibi sanal dünya üzerinden gerçekleştirilebilmektedir.
SANAL EMPATİNİN FARKLARI
Sanal empati; yüz yüze iletişim yerine, dijital ortamlar üzerinden kurulan empati biçimidir. Alışık olduğumuz empati kavramıyla ortak noktası: Karşımızdakinin duygusunu kavramak ve destek olmaktır. Ancak sanal empatide bu süreç; yazı, emoji, görsel, ses kaydı ya da video gibi dijital araçlarla gerçekleşir. Bu nedenle sanal empati sürecinde, gerçek hayatın bize sunduğu beden dili, mimik, jest gibi empatiyi kolaylaştıran ipuçlarından mahrum kalabiliriz.
SANAL EMPATİ GÜNLÜK HAYATIMIZA NASIL ETKİ EDER?
Dijitalleşmenin hayatımıza etkilerini zamanla daha da fark edebiliyoruz. Günlük yaşantımızda ulaşmamızın zorlu olduğu yerlere, insanlara bir tık ile ulaşabiliyor oluşumuzun kolaylığını hem pozitif hem de negatif etkileriyle deneyimleyebiliyoruz. Sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla çoğu zaman bir ekrandan binlerce insanın hayatına tanıklık ediyoruz ve bu hayatların adeta bir parçası oluyoruz.
Peki, sosyal medyada paylaşılan duygu ve düşüncelere ne kadar empatiyle yaklaşıyoruz? Fiziksel mesafeler olmadan aktarılan bu duyguları ne kadar içselleştiriyoruz?
“Gözden uzak olan, gönülden de uzak olur” denir. Bu söz açısından yaklaştığımızda, dijital alanda kurulan empati bağı, yüz yüze olan empati bağına göre daha yüzeysel olabilir. Bu yüzeysellik bazı mesajların yanlış anlaşılmasına, bazı fotoğrafların yanlış yorumlanmasına sebep olabilir. Diğer taraftan, birinin fiziken yanımızda oluşu ve teması, derin bir duygusal yakınlığa alan açabilir. Uzak mesafe romantik bir ilişkide edilen kavgaların mesaj yoluyla çözülmesi daha zorken, yüz yüze gelindiğinde buzları eritmenin daha kolay olması da bu duruma örnek olabilir.
SOSYAL MEDYA MASKELERİ
Dijitalleşmenin bir diğer dezavantajı ise sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla taktığımız bazı maskelerdir. Yansıtılan ‘’mükemmel hayatlar’’, ‘’mükemmel ilişkiler’’ karşıdaki kişinin kendi hayatını “yetersiz” olarak nitelendirmesine yol açabilir. Hatta birey, kendi sosyal medya maskesiyle gerçek hayatını kıyaslar hale bile gelebilir.
Özellikle sosyal medyanın beraberinde getirdiği “Anonimlik” kavramı; sosyal medya kimlik gizliliği aracılığıyla, bireyler arası mesafeyi arttırarak samimiyeti azaltabilir. Ayrıca, anonimliğin arkasına sığınarak yapılan yorumlar empatiden uzak ve daha acımasız olabilir. Halbuki perde arkasında ne yaşandığı bilinmeden yapılan bu yorumların uzun vadede ilişkilerdeki empatiyi zedelemesi mümkündür. İnsanların kinlerini sosyal medyada başkalarına kusması (siber zorbalık, psikolojik şiddet vb.), bireysel öfkenin toplumsal bir yaraya dönüşmesine yol açabilir.
SANAL EMPATİ VE DAYANIKLILIK
Sosyal medyada karşılaşılan olumsuzluklara rağmen sanal empati, sunduğu avantajlarla, benzer duyguları deneyimleyen farklı coğrafyalardaki bireyleri bir araya getirerek ortak bir dayanışma zemini oluşturabilmektedir. Bu durumun en somut örnekleri, kriz dönemlerinde ya da bireysel zorluklar sırasında sosyal medya aracılığıyla sağlanan desteklerin, toplumsal bağların güçlenmesine ve psikolojik dayanıklılığa katkı sunduğu zamanlarda görülmektedir.
Her gün değişen ve evrilen dünya düzeninde, sanal empati giderek hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmektedir. İnsanı insan yapan temel duygulardan biri olan empati, dijital ortamdaki yeni biçimiyle de benimsenip yapıcı şekilde uygulanabildiğinde, bireyler arası anlayış ve toplumsal etkileşimin güçlenmesine önemli katkılar sağlamaya devam edebilir.