Gökdelenin 43'üncü katından düşmüştü: Semanur Arslan'ın sırlarla dolu ölümünde dosya yeniden açıldı

Ekim 5, 2025 - 12:22
Gökdelenin 43'üncü katından düşmüştü: Semanur Arslan'ın sırlarla dolu ölümünde dosya yeniden açıldı
Gökdelenin 43'üncü katından düşmüştü: Semanur Arslan'ın sırlarla dolu ölümünde dosya yeniden açıldı

Ankara'da geçen yıl bir gökdelenin 43'üncü katından düşerek yaşamını yitiren Semanur Arslan'ın şüpheli ölümünde dosya yeniden açıldı.

Ankara'da 43'üncü kattan düşerek yaşamını yitiren Semanur Arslan'ın ölümü yeniden araştırılacak. Binicilik eğitmeni Semanur Arslan, geçen yıl 20 Ekim günü arkadaşı Ferhat D.'nin Çankaya ilçesi Konutkent Mahallesi'nde oturduğu gökdelenin 43'üncü katındaki penceresinden düşerek yaşamını yitirdi. Olay sırasında evde bulunan Ferhat D. ve Ezgi Ö., gözaltına alındı ve ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Ferhat D. ifadesinde, Semanur Arslan'ı tanımadığını, olay sırasında başka odada olduklarını ve dışarı çıktıklarında onu göremediklerini ileri sürdü. Ezgi Ö. ise Arslan'ın, erkek arkadaşı ile problemleri olduğunu ve sürekli ağladığını iddia etti.
Semanur Arslan'ın ölümüyle ilgili soruşturmada, şifreli olan cep telefonunda yapılan incelemede Arslan'ın yazmış olabileceği ileri sürülen bir veda mektubu da dosyaya girdi. Arslan'ın notunda, "Herkes suçlu. Herkesi kendi vicdanıyla baş başa bırakıyorum. Mahşerde görüşürüz." ifadelerinin yer aldığı belirtildi.
Olayla ilgili soruşturma kapsamında, Ferhat D. ile arkadaşı Ezgi Ö.'nün ifadelerinin alınması, yapılan otopsi ve toksikoloji raporlarının çıkmasının ardından, yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmaması nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, geçen mayıs ayında dosya hakkında takipsizlik kararı verdi. Kararda, Arslan'ın telefonundan imaj kaydı alınamadığı ve inceleme yapılamadığı, Arslan'ın HTS incelenmesinde herhangi bir şüpheli görüşmesinin olmadığının tespit edildiği ve yapılan otopsi raporunda ölüm sebebinin iç ve dış kanama sonucu meydana gelmiş olduğunun belirtildiğine yer verildi. Şüphelilerin beyanlarının aksini gösteren bir delile rastlanılmadığı ve Arslan'ın veda mektubu olduğu değerlendirilen yazının intihara delil sayıldığı vurgulandı.
Takipsizlik kararına, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Arslan ailesinin avukatları itiraz etti. Dosya, Ankara 2'nci Sulh Ceza Hakimliği'ne taşındı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, hakimliğe sunduğu itiraz dilekçesinde, soruşturmanın eksik yürütüldüğüne dikkat çekti. Dilekçede, Semanur Arslan'ın ölümünden önce taksi çağırdığı, eşyalarını hazırlayıp salona koyduğu belirtildi.
Semanur Arslan'ın telefonunun da incelenmediği vurgulanarak, şu ifadeler kullanıldı: "- Savcılık tarafından gerekli ve yeterli araştırma yapılmaksızın kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Maktulün kullanmakta olduğu telefonun incelemesi yapılmamıştır. - Maktulün olay yerinden ayrılmak için taksi çağırmış olması, valizini ve eşyalarını hazırlayıp salona koyması, intihar etmeyi düşünen bir kişinin yapacağı hazırlıklar olmayıp bu durum hayatın olağan akışına aykırıdır. - Dosyada bulunan, arka planı pembe tonlarda ekran üzerinde görülen veda yazısı şeklindeki yazının, maktulün sosyal medyasında paylaşıp paylaşmadığı belli olmadığı gibi maktul tarafından yazılıp yazılmadığı da kesin değildir."
Ailenin avukatı Can Lafcı da dilekçesinde, savcılığın soruşturmayı yüzeysel yürüttüğünü, şüphelilerin beyanlarının kamera kayıtlarıyla uyumlu olduğu gerekçesiyle sonuca varılmasının hatalı olduğunu savundu. Avukat Lafcı, veda mesajı olarak değerlendirilen ekran görüntüsünün kaynağının, hangi platformdan alındığının, saati ve IP bilgileri gibi teknik verilerin dosyada yer almadığını vurguladı.
Lafcı, Arslan'a ait cep telefonunun şifre nedeniyle açılamadığı belirtilmesine rağmen bu mesajın nasıl elde edildiğinin belirsiz olduğunu, dolayısıyla dijital incelemenin yetersiz kaldığını ifade etti. Ayrıca dilekçede; mağdurun yakın çevresinin ifadelerine başvurulmadığı, cinsel saldırı ya da fiziksel şiddet bulgularının incelenmediği, kanında tespit edilen benzoilekgonin ve pregabalin maddelerinin etkilerinin de değerlendirilmediği ifade edilerek, otopsi raporunun yetersiz olduğu savunuldu.
İtiraz dilekçeleri ve dosya kapsamını değerlendiren mahkeme, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın takipsizlik kararını kaldırdı.Mahkeme kararda, soruşturmanın eksik yürütüldüğü ve birçok kritik hususun aydınlatılmadığını belirtti. Kararda, mağdurun cep telefonunun şifre nedeniyle açılamadığı, buna rağmen veda mesajı olarak nitelendirilen ekran görüntüsünün, hangi cihazdan ve hangi platformdan elde edildiğinin araştırılmadığı anlatıldı. Yine kararda, şüphelilerin "Mağdur intihar edecek psikolojideydi." şeklindeki beyanlarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, şüpheli anlatımları arasında çelişki bulunmasına rağmen bu beyanların karara esas alındığı belirtildi. Kararda ayrıca şu tespitlere yer verildi:"- HTS kayıtlarının yalnızca tespit edilip içeriğinin analiz edilmediği, mağdurun sık iletişim kurduğu kişilerin tespit edilerek ifadelerine başvurulmadığı, - Mağdurun babasıyla uzun süredir görüşmediği bilinmesine rağmen yalnızca onun ifadesine başvurulduğu, anne ve kardeşlerinin dinlenmediği, - Tırnak aralarında tespit edilen erkek DNA'sının kimliğinin belirlenmediği, bu DNA örneklerinin tespit edilecek şüphelilerden alınacak örneklerle karşılaştırılması gerektiği belirtildi." Mahkeme, bu eksikliklerin giderilmesi ve ilgili kişilerin ifadelerinin alınmasının ardından yeniden değerlendirme yapılmasına karar verdi. Böylece, Semanur Arslan'ın ölümüne ilişkin soruşturma yeniden açılmış oldu.