Körfez’de ABD güvenliği sarsılıyor
Orta Doğu’da İsrail’in Katar’a yönelik gerçekleştirdiği saldırı, ABD’nin Körfez bölgesindeki uzun süredir devam eden güvenlik garantisi anlayışını ciddi şekilde sarsıyor. Enerji zengini Körfez ülkeleri, yıllardır ABD’nin askeri üsleri ve diplomatik ilişkiler sayesinde bölgesel çatışmalardan uzak, ekonomik ve sosyal kalkınmaya odaklanabiliyordu. Ancak son gelişmeler bu dengeyi bozma riski taşıyor.
İsrail’in 7 Ekim 2023 saldırılarının ardından, Lübnan ve Suriye’nin güneyinde geniş çaplı operasyonlar düzenlemesi, Gazze’den Filistinlilerin zorla yer değiştirmesi yönündeki adımlar, bölge ülkeleri arasında büyük endişe yarattı. Suudi Arabistan, Trump yönetiminin İsrail ile normalleşme anlaşması çabalarını reddederken, Körfez ülkeleri İsrail’in artan saldırgan tavrından rahatsız olmaya başladı.
Katar, ABD’nin Orta Doğu’daki en büyük askeri üssüne ev sahipliği yapıyor ve milyarlarca dolarlık yatırımla ABD ekonomisine katkı sağlıyor. Ancak İsrail’in Katar’daki Hamas yetkililerini hedef alan saldırısı, ABD’nin güvenlik garantileri konusundaki itibarını zedeledi. Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman bin Casim El Sani, bu saldırıyı “devlet terörizmi” olarak nitelendirirken, ABD Başkanı Donald Trump saldırıdan Katar’ın geç haberdar olduğunu itiraf etti.
Bölge uzmanları, İsrail’in Körfez’e yönelik bu tür saldırılarının Riyad ve Abu Dabi gibi önemli aktörleri İran ve Çin’e daha fazla yakınlaştırabileceği uyarısında bulunuyor. Körfez ülkeleri, ABD’nin İsrail’in bölgesel hegemonyasını engellemekte yetersiz kalmasından dolayı, güvenlik stratejilerini yeniden gözden geçiriyor.
Türkiye, Hamas yetkililerinin sıkça seyahat ettiği bir ülke olarak bölgedeki yeni dengelerde önemli bir aktör haline gelebilir. NATO üyesi Türkiye’nin, olası bir saldırı durumunda kolektif savunma maddesi olan 5. Madde’yi devreye sokması bekleniyor.
Bu gelişmeler, Körfez ülkelerinin ABD ile ilişkilerini ve bölgedeki güvenlik formülünü yeniden değerlendirmesine yol açarken, Orta Doğu’daki güç dengeleri de hızla değişiyor. İsrail’in saldırgan tutumu, bölgedeki müttefiklik ilişkilerinde ciddi kırılmalara neden olurken, yeni ittifakların ve stratejik hamlelerin kapısını aralıyor.
