Gazze tünellerinde savaşın günlüğü: Bir komutanın notlarından inanılmaz direniş

Hamas'ın Beyt Hanun Tugayı elit birlik komutanlarından Şehit Muhammed Zeki Hamd'ın, çatışmalar sırasında tünellerden kaleme aldığı "Tufan Sancağı Altında" adlı kitabı, Gazze'deki direnişin perde arkasını aralayan benzersiz bir belge olarak ortaya çıktı. Kamuoyunun "kırmızı üçgen" videolarıyla izlediği çatışmaların her saniyesinin, müthiş bir emek, yaratıcılık ve ölüm riski içerdiği bu notlarla anlaşıldı.
Bir metre tünel için on kişilik efor
Hamd'ın yazdıklarına göre, İsrail bombardımanı sonucu hasar gören tünellerin tamiratı en zorlu görevlerden biriydi. Komutan, "İsrail güçlerinin vurduğu tünelleri, son derece ilkel aletlerle restore etmek en zor görevlerimizden biriydi. Bir metre ilerleme kaydetmek bile on savaşçının bütün bir günlük çabasını gerektiriyordu ve dinlenmeye döndüklerinde bu çabanın ağırlığını vücutlarında hissediyorlardı." ifadelerini kullandı. Beyt Hanun'un tamamen yıkılmış, sürekli gözetim altındaki enkazından odun ve demir toplamak, elektrik ve su hatlarını onarmak gibi hayati görevler sırasında birçok direnişçi hayatını kaybetti.
Bombadan mühimmat yaratmak: Yaratıcılığın doruk noktası
Savaşın uzamasıyla mühimmat sıkıntısı çeken direnişçiler, inanılmaz bir yaratıcılığa başvurdu. Hamd, "Hazırladığımız iki yüz kadar patlayıcı, aylar süren bir çaba gerektiriyordu. Her bir bomba için elle yer kazılıyor, kamuflaj yapılıyor ve patlatma teli çekiliyordu." diye yazdı. Bu kadar çok patlayıcı malzemeyi nereden buldukları sorusuna ise, "Allah'ın inayeti" dedikten sonra, düşmanın patlamamış mühimmatlarını topladıklarını anlattı:
"Ekibimiz, İsrail'in düşürdüğü patlamamış bomba ve füzeleri toplamakla görevlendirildi. Bunları düşman yığınağına çok yakın bir yerde kurduğumuz imalathanede boşaltıp, patlayıcı maddeyi kalıplara döktük. Ayrıca, bombalanan evlerden topladığımız demir çubukları, bir santimetreden uzun olmayacak şekilde el makasıyla kesip, patlayıcı maddenin içine şarapnel olarak ekledik. Bütün bu hazırlıklar, hiçbir makine kullanılmadan, tamamen el emeğiyle yapıldı."
Düşman lojistiği direnişçiye azık oldu
Kitapta, yiyecek ve su temininin de ne denli büyük bir çaba gerektirdiği ayrıntılarıyla anlatılıyor. Komutan Hamd, bir keresinde düşmanın tünel ağzına yakın bir yere kurduğu, ancak varlığından haberdar olmadığı büyük bir gıda deposunu ele geçirme anını paylaşıyor.
"Düşmanın lojistik ikmalini izlerken, gıdalarını taşıyan büyük kamyonları görüyorduk... Bir keresinde, düşmanın dikkatinin dağıldığı bir anda, savaşçılarımız hızla dışarı çıkıp, büyük miktarda yiyecek, meyve, sebze, kuruyemiş ve içecek taşıdılar... Allah onları, günlerce direncimizi koruyacak yiyecekleri bize taşımak için araç kıldı."
Robot tuzağı ve ahlak dersi
Hamd, düşmanın savaş stratejilerindeki "robot tuzaklarına" karşı gösterilen uyanıklığı da not etti. Soykırımcı İsrail'in, içinde asker varmış gibi görünen robot araçlar ve uzaktan kumandalı dev patlayıcı maketler kullandığını belirten komutan, bu bilgileri diğer tugaylardan öğrendiklerini ifade etti.
Ancak kitabın en çarpıcı anı, çatışma ortasında bile direnişin ahlaki üstünlüğünü gösteren bir olay: İlerleyen İsrail tanklarının önünde yaralı ve yaşlı bir sivilin mahsur kalması üzerine, komutanın anında operasyonu durdurma emri vermesi: "Operasyonu durdurun ve adamı kurtarın! Kanımız, onlarınkinden daha değerlidir!" Emri üzerine yaşlı sivilin kurtarılması ve tünellere indirilmesi, direnişin sadece askeri değil, insani bir mücadele olduğunu da gözler önüne serdi.