Özel'den Akın Gürlek'e: Belgeleri yarın basına yollayacağım
Özgür Özel, 'casusluk' soruşturmasından tutuklanıp 'etkin pişmanlıktan' faydalanan Hüseyin Gün için 'Bu iftiracı geçmişte İngiltere'de Lordlar Kamarasında AK Partili bakanlarla, milletvekilleriyle birlikte Türkiye adına sunum yapmış. Ekrem Başkan 17 Nisan 2019'da gelmiş. 18 Nisan günü şunu yapmış. Şu verileri bir yedekleyin, başı gözü sağken' iddialarında bulundu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Toplantıya CHP İstanbul İl Örgütü ve İl Başkanı Özgür Çelik de katıldı.
Özel, Lösemi Haftası için toplantıya yakasında turuncu kurdele ile katılarak LÖSEV'e sahip çıkma çağrısı yaptı.
Özel'in konuşmasında öne çıkan başlıklar şu şekilde:
'Siz söz tutmuyorsunuz. Depremin birinci yılının sonunda çadırda kimse kalmayacak demiştiniz Hatay'da söz verilen evler teslim edilmedi. Depremzedeler gurbette ya da başkalarının yanında yaşamak zorunda. Okullar, sağlık merkezleri konteynırlarda hizmet veriyor. Rezerv alan mağduriyetleri daha ortada duruyor. Borçlar için mücbir sebep süresi 30 Kasım'da dolacak. Esnaf daha dükkanını açmadan vergi dairesine çağırılacak, eski borçları ile ilgili. Depremzedeler bin gündür adalet arıyorlar. Sonuçlanmayan davalar, kamu görevlilerine verilmeyen yargılama izinleri depremzedelerin yüreklerini bir kez daha yakmaya devam ediyor. Hatay depreminin ertesi günü İBB Hatay'daydı. İmamoğlu inanılmaz bir mücadele verdi. Yavaş, Kahramanmaraş'a Ayaş'a sahip çıkar gibi çıktı. Halen daha yapılacak çok iş var. Davaları da takip etmeye, üzerimize düşen sorumluluğu almaya. ve depremzedelerin hiçbir sorununu ortada bırakmamaya gayret edeceğiz. 6 Şubat depremlerinde kaybettiklerimizi rahmetle anıyorum.
Aramızda Sındırgı Belediye Başkanımız var. Sındırgı'nın afet bölgesi ilan edilmesi isteniyor. Sındırgı'ya devletin şefkatli elinin ulaşması gerekiyor.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi CHP'nin olsaydı. Metro inşaatını da o zaman Ulaştırma Bakanlığı üstlenmez tabii. Kendi imkanlarıyla Kocaeli Büyükşehir Belediyesi yapıyor olsaydı. Bu çöküş olmuş olsaydı, sabah 6'sında hangi Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanının, belediye meclis üyelerinin, bürokratların sabah kapılarını kırarak girip alacaklardı. Şimdi haberi duyar duymaz 6 dakika içinde 'Bakanlıkla alakası yok' diye yalan açıklama yapıyorlar. O mahalleyi takip edeceğiz. Kartalkaya'da yangın oluyor, sabahın 9'unda bana il başkanım, milletvekilim şu ana kadar 50 üstünde yitirdiğimiz can var diye bilgi veriyor. O gün Erdoğan kongre yapacak, Alkış kıyamet bitiyor sonra açıklama geliyor. Vefat sayısı 60'a ulaştı... Yanan otelin kapısında nal gibi Turizm Bakanlığı ruhsatlı olduğu yazıyor. Bakanlık bürokratları bilirkişi raporlarını teslim almıyor, korsan diyor. Esas kendisi korsan bir heyet oluşturuyor. Almadıkları rapora diyorlar ki 'Buraya Bolu Belediyesi sorumlu' yaz.
O raporu defalarca burada konuştuk. İkincide belediyeyi de dahil ediyorlar. Belediyenin eri vicdani sorumluluk denerek ağırlaştırılmış müebbet hapis aldı.
Çünkü o otele gitmişsin eksiklikleri görmüşsün. Sonra başvuruyu çekmişler. Bunu gidip bildirmemişsin diye itfaiye eri ağırlaştırılmış müebbet alıyor. Turizm Bakanlığı önce sorumluların yargılanmaması için soruşturma izni vermiyor. Danıştay'a gidip Danıştay'dan bozduruluyor, soruşturma izni alınıyor. Ama onlar daha soruşturmaya dahil edilmedi. Tek soru sorulmadı. Olayın sıcaklığında bir kısım sanık açısından aileleri tatmin edecek mahkeme kararı veriliyor. Ama esas sorumlular.
Turizm Bakanı'nın kendisi zaten onun için burada inşallah milletimiz yeteri kadar milletvekilini verip gelecek dönem onun yüce divanda yargılanmasını sağladığımızda adalet onun üzerinden bir kez daha tecelli edecek.
Turizm Bakan Yardımcısı alttaki üst düzey sorumlular esas o meselenin sorumlularının hiçbirisini yargılatmıyorlar, yargılamıyorlar, zamana bırakıyorlar. Ve olacağını söyleyeyim Soma Kartalkaya gibi bir ayda, bir buçuk ayda yargılama yapılsaydı Soma'da 300'er tane ağırlaştırılmış müebbet ya da müebbet çıkardı. Yaydılar 5 buçuk yıla kişi başına 5 gün yattılar. 5 gün öldürdükleri kişi başına 5 gün yattılar. O yüzden şimdi de adalet Turizm Bakanı'nın koruduklarını, kayırdıklarını, sakladıklarını zamana yayarak böyle bir akıbete getirecekler. Ama buradan size söylüyorum. And olsun ki and olsun ki ne bu Turizm Bakanı'nın, ne o yetkililerin, ne Soma'yı yakanların ne Ermenek'teki sorumluların Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında yakasını bırakmayacağız. Yeniden yargılanacaklar. Yeniden yargılanacaklar.'Galata Kulesi'ne çökecekler'
Millet krizden, adaletsizlikten perişan durumda ama Adalet ve Kalkınma Partisi'nin derdi bu hafta bu yüce çatı altında Vakıflar Kanunu, Vakıflar Kanunu. Ne yapacak Vakıflar Kanunu'yla?
Şöyle bir şey yapacak Vakıflar Kanunu'yla. Eğer bir binada geçmişte olup şimdi yöneticileri olmayan, dolayısıyla vakıflar tarafından yönetilen bir vakfın bir binada bir çivisi varsa o bina Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne geçecek.
Ve bundan sonra orada kalacak. O burayı kiralarsa da artık ihaleye mihaleye ihtiyaç duymayacak. Kiralama yetkisi ihale süreçleri devre dışı bırakılarak yapılacak.
Baktığınızda bir anlam veremiyorsunuz. Ne yapmaya çalışıyor bunlar diye. Bakın ne yapmaya çalıştıklarını söyleyeyim. Bu kanuna göre Galata Kulesi'ni Cenevizlilere vermeleri lazım da. Cenevizliler Galata Kulesi'ni yapmış. Galata Kulesi 1453'ten sonra Osmanlı'ya geçmiş. Galata Kulesi o günden bugüne kadar yanmış, çatısı yıkılmış, yapılmış.
1960'ta en son hali verilmiş ama İstanbul'un gözbebeği bir yer. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeydi. İBB AK Parti'deyken yıllarca İstanbul Büyükşehir'deydi. Giren her turistten alınan yerli yabancı turistten giriş ücretleri İBB'ye kalıyordu. İBB de onunla hizmet yapıyor. Ta ne zamana kadar?
2019'da Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir'i kazanana kadar. 2020'de gittiler. Galata Kulesi'ne çöktüler ve İBB'den aldılar. O gün bugün yargı süreci sürüyor.
Yargı sürecinin tamamı İstanbul Büyükşehir haklı görüyor. Kararlar çıktı, onandı durdu. An meselesi Galata Kulesi tekrar İstanbulluların olacak. Turizm Bakanlığı çöktü ya oraya.'Cenevizlilerden almak daha kolaydı'
Oradan gelen gelirle İstanbul'a hizmet yapılacak. Yere Batan Sarnıcı ne haldeydi? İBB ne hale getirdi gördünüz. Ziyaretçi sayısı nasıl onlarca kat patladı gördünüz. Oraya giren ziyaretçilerden alınan paralar var. Ama yere Batan Sarnıcı'nda da bir vakfın çivisi var. Orayı da Kültür Bakanlığı'na alacak.
Amaç hani vergi borçlarını, SGK'yı faiziyle bir seferde belediyelerden alıp belediyeler maaş dağıtamaz, çöp toplayamaz hale gelsin de CHP belediyeciliği gözden düşsün.
Aman millet yerel seçimde verdiği oy verdiği CHP'ye genelde de destek vermesin ucuzluğu var ya o kolaycılık var ya, o edepsizliğin kanun metnine dönüşmüş halini görüşüyor meclis. Galata Kulesi'ne çökmek için...
Vallahi Cenevizlilerden kurtarmak daha kolay olmuştu AK Parti'den kurtarmakta. Vallahi Fatih Sultan Mehmet Fatih Sultan Mehmet Manisa'dan çıktı yola, Edirne'ye vardı paytahtta. Döktürdü kocaman topları, yaptı hesapları, yürüttü gemileri, aldı İstanbul'u senin hakkındır dediler. Senin hakkındır.
İstanbul'u aldıysan Galata Kulesi senin hakkındır. İstanbulluları Cenevizlilerden almaktan AK Parti'den almanın daha zor olduğu bir süreci bu ülkeye yaşatıyorlar ya bu hukuksuzluğu. Bunu ne mahkeme çözer, ne kanun çözer. Gideceğiz anayasamak. Bunu çözerse millet çözer. Millete emanet ediyoruz. Galata Kulesini millete emanet ediyoruz.
Diğer bir yandan da vakıf konuştuğu mu çok güzel konuşuyorlar. Mesela nedir? Osmanlı bir vakıf medeniyetidir. Vakfiye geleneği vardır. Doğru. Ama sen şu kadar nasibini almış mısın o namuslu yönetim anlayışından. Mülkiyeti kamusal faydaya yönlendiren bir denge mekanizmasıdır. Doğru. Kamunun mu faydasını düşünüyorsun, partinin mi faydasını düşünüyorsun? Aha Vakıf deyince İstanbul Büyükşehir'e 2019'da aldık ya. 2018'i tam yıl bunlar yaptı. Biz Martta aldık. 2018 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin vakıflara verdiği paralar.
Başta bir TÜRGEV, Türkiye Gençlik ve Eğitime Hazır. 2 ENSAR, 3 TÜGVA, 4 Önder İmam Hatipliler Derneği, 5 İlim Yayma diye gidiyor. Vakıflara Bu arada Önder İmam Hatipliler Derneği'nin başkanı İmam Hatiplilerle ilgili bir konuşmamızdan sonra çok nazik bir telefon açtı. Onun da hakkını teslim edeyim. Bu kadar parayı ödemişler. Yandaş vakıflarına istisnası Yeni parayla 847 milyon. Dolar 4 lira 8 kuruşken, 80 kuruşken Şimdi dolar 42 lira. Yani şimdi ellerinde olsa 8 milyar lirasını İstanbul'un bu vakıflara verecekler. Bu Tügva her yerden alıyor. Türgev her yerden alıyor. Son günlerde neler yaptıkları ortaya çıkıyor. Neler yaptığını anlatanların internet hesapları kapatılıyor. Büyük bir suça bulaşmışlık, büyük bir acayip işler var işin içinde. Hepsi birden görülecek.
Ama bunların vakıftan anladığı bu. Sen İstanbul'u bana hizmet etsin diye birine veriyorsun. O oranın bütün imkanlarını alıp başında birinin başında bir oğlu, birinin başında bir oğlu, birinin başında bir kızı, birinin başında bir damat, birinin başında öbür damat. Onlara veriyor bu paraları. İstanbullunun bana hizmet edilsin diye verdiği oyla seçtiğimiz Silivri'ye atan İstanbullunun hizmeti için olan paraları yandaş vakıflara dağıtan bir anlayışın artık bu vakitten sonra İstanbul'a da Türkiye'ye de gölge etmeme vakti gelmiştir artık.'O tren yoluna devam edecek'
Bunları Cumhuriyet AK Partililere anlatmıyorum. Bunları son seçimde bize oy verenlere değil vermeyenlere anlatıyorum. Onların vicdanını havale ediyorum. Seçimi kazanıyorsun. Mazbatayı iptal ediyor. Bir daha kazanıyorsun. Bin türlü kötülük icat ediyor. Bir daha kazanıyorsun diplomanı iptal ediyor.
Bir daha kazanıyorsun hapisler icat ediyor. Bir daha kazanıyorsun yolsuz diyor, hırsız diyor, terörist diyor, hızını alamıyor casus diyor.
Ya bunu bunu yapan birisinin demokrasiden bahsetmesi, sandıktan bahsetmesi, milli iradeden bahsetmesi mümkün mü? Bugüne kadar bugüne kadar Demokrasi trenine bindik işimize geldi indik diyor. Bindiği trenin Lokomotifi, bindiği trenin raylarını döşeyen kişi benim partimin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. O trenden o trenden ineceksin sen. Ama o tren yoluna devam edecek. Yoluna sonuna kadar devam edecek.'Darbe dinamiği işliyor demiştim'
Kimsin sen? Sen karşısında dururken sana rağmen döşendi o raylar. O rayları döşeyeni senin çok sevdiklerin idama mahkum ettiler Kurtuluş Savaşı'na girişmesin diye. Kimsin sen?
Bu kürsüden bu kürsüden geçen sene 18 Şubat günü bir darbe mekaniği işliyor demiştim. Bir darbe mekaniği işliyor. Ve Türkiye'nin normalde darbeler bütün dünyada bugüne kadar bilindiği kadarıyla birileri tarafından iktidara yapılır. Muhalefete de döner bakarlar sen bu işin bir yerinde var mısın diye. Allah'a şükür Cumhuriyet Halk Partisi 15 Temmuz darbesinde de bundan önceki herhangi bir darbede de o demokrasi treninden inmediğiyle övünür.
15 Temmuz'da bize her türlü kötülüğü yapana darbe yaptılar. Dedik ki seçim dışında bir göreve talip olmayız. Seçilmiş parlamentonun demokrasinin arkasındayız, darbecilerin karşısındayız.
Ama şimdi yepyeni bir darbe modeliyle karşı karşıyayız. Mevcut iktidarın geleceğin iktidarına yaptığı darbe. Halefin selefe yaptığı darbe. Selefin halefe yaptığı darbe. Selefi meraklılığında olanların yapmış oldukları geleceğe yönelik bir darbe.
Ülkenin Cumhurbaşkanının bir sonraki Cumhurbaşkanına yaptığı darbe. Onun hazırlığındalar diye burada söylemiştim. Sonra 19 Mart'ı yaşadık. Ama esas mesele Esenyurt Belediyesi'ne 30 Ekim günü önce gözaltı yapılıp belediye başkanımız, sonra tutuklanıp belediyeye kayyum atanmasıyla başladı ve o günden bugüne o darbe süreci devam ediyor.
Nihayet Eylül ayı başında dedikleri iddianame yeni çıktı. Bir günde çöp oldu. 1 buçuk kanal arkasında durmaya biraz çalıştı. Okundukça perişan oldular. Bu muymuş dendi. Öyle miymiş dendi. Şimdi işte bekliyoruz.'Casusluk icat edip yedek tutuklama yaptılar'
Yarın ne olacak. Ama şu var. 704 yıl bir suç örgütü lideri var. Aziz İhsan Aktaş. Ben söylemiyorum. Savcı söylüyor. Suç örgütü lideri diyor. Örgütü bu kurdu diyor. Şunu yaptı, bunu yaptı diyor. Sonra geldi bize itiraf yaptı diyor.
Önüne gelene bir şey söyledi diyor. 704 yılda hapsini istiyor ama serbest geziyor. Ortalıkta dolaşıyor. Dolaşıyor, dolaşmıyor bilinmiyor. Bugünlerde kaçtığı da söyleniyor. Gören görürse bilen olursa söylenir. Ama onun 704 yılla yargılanan adam içeride, onun iftirasıyla 4 yılla yargılanan belediye başkanlarımız hapiste. 704 yılla yargılanan geziyor.
4 yılla yargılanan cezaevinde yatıyor. 6 aydır, 8 aydır, 10 aydır. O 4 yıldan yargılanan 4 yıllık cezayı alsa yattığı süre neredeyse alacağı cezaya denk geliyor. Cezanın yatarı o kadar zaten. Böyle bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız.
Korkunç bir süreçle karşı karşıyayız. O yüzden, o yüzden meseleyi şöyle kısaca özetlemek isterim. Yani tuttular biraz önce söyledim. Hırsız dediler, yolsuz dediler, terörist dediler. Onu dediler, bunu dediler. Baktılar olmuyor.
İddianame yarın inşallah tescil zaptıyla bütün arkadaşlarımız tutuksuz yargılanmaya başlar. Beklentimiz o yöndedir. Hukukun gereği, adaletin gereği, vicdanın gereği odur. 704 yılla yargılanan suç örgütü lideri gezerken 4 yılla yargılananı içeride tutamazsın. Herhangi bir suçladığın kişiyi içeride tutamazsın. Çünkü bu kadar iftira üzerinden yürüyemezsin. Ama bir yandan da İBB dosyası gelecek. Diyorlar ki, kendileri diyorlar. Ben öyle bir kıyası kendim asla yapmayı doğru bulmam. Ama kendi yandaşları diyor ki güçlü olan Beşiktaşlı tutmadı, Aziz İhsan Aktaş'ı tutmadı. İBB çıkınca nasıl savunulacak bu?
Namuslu bir hakime denk gelirse ki gayri ekseriyeti namuslu. Umarız bu çetenin etkisinde korkusunda olan birine denk gelmez. E tutuksuz yargılanır bunlar diyor. Bundan panik oldular. Bir casusluk icat edip yedek bir davadan tutuklama yaptı.
İBB dosyasına güvenemedikleri için. Orada ortaya bir tek kanıt koyamadıkları için. Şimdi bu casusluk meselesine kısaca bir bakmak lazım.
Şöyle özetlemek isterim. Çok çarpıcı çünkü. Hüseyin Gün denen kişi İngiltere, İsrail ve ABD'ye casusluk yaptığını itiraf eden casusluk yaptım diyen ve son evrede itirafçı olup İmamoğlu'nunla birlikte çalıştım diye iftira atan birisi.
Annem sizinle fotoğraf çektirmek istiyor diye gelip yaşlı manevi annesini sonradan şüpheli bir ölümle rahmetli olmuş hanımefendi.'Hakan Fidan çaldırdı'
Ekrem Başkanla fotoğraf çektirmek dışında bir teması yok. Bu iktidar döneminde Milli İstihbarat Teşkilatı dahil 86 milyon kişinin çalınan bütün verileri Ankara 23, 28, 33. Ağır cezalarda 27. İdare Mahkemesindeki açık dosyalarda 8 Bakanlık ve bağlı kuruluşlarının hepimizin TC'sinden kullandığımız ilaca, yaptırdığımız tahlile, aldığımız maaşa her şeyimizin bütün bilgileri çaldırılmış durumda. Hakan Fidan çaldırdı. Yeni yeni yargılanma imkanı var. O biraz üstünü örtmeye çalıştı. Bu veriler çalındı ve duruyor. Bu Hüseyin Güne soruyorlar.
Bu İBB verilerini kendi ifadesinde açıkça okuduk diyor ki 2018 yılında İBB verilerinin Dark Web'te satılmaya başlandığını söylüyor. Ekrem Başkandan önce. Parasını verirsen bu verilerin hepsi orada duruyor. Yani Ekrem Başkan alsa buna verse bu satmaya götürse hadi lan diyecekler. Satılmışı var bunun. Elimizde var. Bu para yetmez. Sen parayı ver ben sana halasını vereyim diyecekler. Bu veriler öyle veriler. Bu iftiracı AK Parti'nin referansıyla Emniyete, Emniyet Genel Müdürlüğüne sunum yapmış. AK Parti'yi yollamış.
Bu iftiracı geçmişte İngiltere'de Lordlar Kamarasında AK Partili bakanlarla, milletvekilleriyle birlikte Türkiye adına sunum yapmış. Ekrem Başkan 17 Nisan 2019'da gelmiş. 18 Nisan günü şunu yapmış. Şu verileri bir yedekleyin, başı gözü sağken. Hani sonradan 34-35 tane yolsuzluk dosyası çıkacak. Onlara Süleyman Soylu el koyacak. Örtbas edecek. Şimdiki İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı da bu dosyaların hiçbiriyle ilgilenmeyecek ya.
O AK Parti dönemindeki bu pis işlerin kayıtları için demiş ki hani o gün giriyor ya kamera peşinde yemekte ne var diyor. Normal yemek bu ama size antrikot deyince olmaz öyle diyor. Bundan sonra herkese tek yemek. O gün bilgi işlemde diyor ki şu verileri bir yedekleyin. AK Partili Bilgi İşlemci Bilgi İşlem Daire Başkanı tak telefon açıyor AK Parti'ye. Bu diyor verileri istiyor. Verme diyorlar. Bölge İdare Mahkemesinden pat diye karar çıkarıyorlar.'Hüseyin gün, İmamoğlu hapisteyken Sanayi Bakanlığı'ndan ihale almış'
İdare Mahkemesinden karar çıkarıyorlar. Verdiği sözlü sonra kabul etmeyince yazılı talimatın durdurulması için. Süleyman Soylu açıklama yapıyor övünerek. Her ne kadar istediyse de mahkeme kararı ve etkin müdahalemizden sonra geri adım atmıştır. Verileri kopyalayamamıştır. Bu yüzden soruşturulmasına gerek yoktur. Nal gibi yazısı var dosyamızda. Diğer taraftan diyorlar ki 10 Haziran'da Necati Özkan'la bu kişi görüştü. Verileri aldılar. Kopyalanmayan verileri alacaklar. 10 Haziran günü İstanbul Büyükşehir Belediyesini Ekrem İmamoğlu yönetmiyor arkadaşlar. Bugünkü İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya yönetiyor. Çünkü 6 Mayıs günü mazbatamızı iptal edip seçimlerin yenilenmesine karar verip İstanbul Valisi Ali Yerlikarayı İBB'nin başına oturttu bunlar. 10 Haziran günü İBB'de biz yokuz. Kayyım var. Seçim var. Biz meydanlardayız. Millete derdimizi anlatıyoruz. 13.000 olan farkı ayıptır söylemesi 806.000'e çıkarmakla meşgulüz o sırada.
Utanmazlığın dik halası olduğu için okumak isterim. Bize birlikte casusluk yaptığınız dedikleri Hüseyin Gün'ün casusluğu birlikte yaptığını söyledikleri İngiliz Christopher Paul Macgrat. 2024 Aralık geçen sene aralıkta 10 ay önce Çevre Bakanlığından lisans yönetimi ihalesi almış. 2025 Haziran bundan 3 ay önce 4 ay önce bu Haziran Ekrem Başkan hapisteyken bu adam Sanayi Bakanlığından siber istihbarat ihalesi almış arkadaşlar.Kozmik oda vurgusu
Siber istihbarat ihalesi almış. Ekrem Başkan hapisteyken devlet Ekrem başkanlığın birlikte ajanlık yaptığını iddia ettikleri şirkete siber güvenlik ihalesi veriyor. Şimdi bakın normalde notları böyle önemli gördüğüm yerleri fosforluyorum. Unutmayayım diye. Böyle bir sayfa aslında yoktu. Bembeyaz. Ama konuşmamızın özel bir köşesindeyiz. Buraya yazdım. Köşenin adı hak ettiğimizi duyarsak hak ettiğinizi duyarsınız köşesi. Geçen hafta söyledim mi bunu? Hak etmediğimizi duyarsak hak ettiğinizi duyarsın köşemize hoş geldiniz. Casusluk nedir? Yıl 2009. O zaman Hoca Efendi sonra CIA beslemesi dedikleri FETÖ'nün savcısı Mustafa Bilgili Genelkurmay Ankara seferberlik Bölge Başkanlığının Kozmik Odasına girmek ister. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Kozmik Odaya girilmesine izin veremeyeceğini durumu Başbakan Erdoğan'a anlatacağını ileteceğini söyler. Erdoğan'la görüşmeye gider. Görüşmenin ardından Kozmik Odaya girilmesine izin vermek zorunda kalır. Cumhuriyet tarihinin gördüğü en büyük casusluk faaliyetidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kozmik Odası Türkiye Cumhuriyeti Türk Silahlı Kuvvetlerinin namahrem Odası artık FETÖ'cüler eliyle Amerikan istihbaratındadır. Şimdi Kozmik Oda'ya giren savcı Mustafa Bilgili mi casus yoksa onun önünü açan Recep Tayyip Erdoğan mı casus? Kararı millet versin.
Yıl 2011 seçimlerin hemen öncesi Danıştay'a 50 Yargıtay'a 108 yeni üye atanacak. CIA talimatlı Fethullah Gülen Çetesi Amerika'dan hard disk içinde listeyi gönderir. O isimlerin atanmasını isterler. Danıştay'a 50'de 50 Yargıtay'a 108'de 107 Gülen'in listesinden atama yapılır. Şimdi Fethullah Gülen mi casus, ne istedilerse verdik diyen Recep Tayyip Erdoğan mı casus? Ya da İlker Başbu terörist irtirasıyla tutuklayan, tutuklatan Zekeriya Öz mü casus? Onun altına zırhlı arabasını yollayan Recep Tayyip Erdoğan mı casus? 15 Temmuz darbesini yapan rütbeli askerleri o göreve atayan Genelkurmay Personel Daire Başkanı İlhan Talu bizzat FETÖ'cü çıktı. Şimdi onu o makama atayan Hulusi Akar mı casus? Hulusi Akar'ı bakan yapan Recep Tayyip Erdoğan mı casus? Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir kez Başbakan Odası Böcekle dinlendi. Yıl 2013. İki yıl aradılar bulamadılar. Dinlemeyi yapan bugünün Milli Savunma Bakanı Sayın Yaşar Güler'in yaveri FETÖ'cü Mehmet Akkurt'tu. Şimdi yıllarca bugün Genelkurmay Başkanının Milli Savunma Bakanının yanındaki kişiyi FETÖ'cü olarak oraya koyan o cemaat mi casus? Yoksa o atamayı yapan Recep Tayyip Erdoğan mı casus? Dönemin MİT Başkanı Hakan Fidan Basri Aktepe'yi Elektronik ve İstihbarat Daire Başkanı olarak atadı. Tüm telefon dinlemeleri, izlemeler, teknik takipler, istihbarat adına ne varsa Hakan Fidan Aktepe'yi bunun başına getirdi. Bu FETÖ ajanı çıktı ve bu kritik koltuktan sonra bütün bilgileri CIA'e aktardığı ortaya çıktı. Şimdi Aktepe mi casus, onu buraya atayan Hakan Fidan mı casus? Hakan Fidan'ı MİT Başkanı yapan Erdoğan mı casus? Grup toplantımızın hak etmediğimizi duyarsak hak ettiğinizi duyarsınız ilişkin bu haftalık kısmı bu kadar. Sayın Erdoğan'ı Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ı haftaya bu köşeye yine bekleriz.
AK Parti sözlü soruyu kaldırdı ya Anayasada yok. Bizde var. Haftanın sözlü sorusunu soruyorum. Ekrem Başkanı yolsuzlukla, hırsızlıkla, rüşvetle itibarsızlaştırmaya çalışan, terörle irtibatlamaya çalışan ve Ekrem Başkan gibi bir milliyetçiyi, bir vatan severi casuslukla itham edip ikinci tutuklamasını yaptırtan kişiye şunu soruyorum. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısına soruyorum.
Hakimler Savcılar Kanunu'nun 2802 48. maddesinin son fıkrası şöyle. Hakim ve savcılar kanunlarda belirlenenden başka resmi ve özel hiçbir görev alamazlar, kazanç getirici faaliyette bulunamazlar. Kanun böyleyken İstanbul Cumhuriyet Başsavcısına soruyorum. Başsavcılık görevinin ve maaşının yanında başka bir gelir elde ettiniz mi resmi yoldan.
Sözlü sorular sözlü sorular süresi içinde yanıtlanır ve meclise gelip muhatabının yüzüne okunurdu. Tatmin olmazsa yeni soru sorardı. Yarın akşama kadar bu sözlü soruma cevap bekliyorum. Cevap gelmediği takdirde yarın akşamki mitingimizde bu sözlü sorumun cevabını verdikten sonra tüm basın yayın organlarına ilgili belgeleri yolluyorum.
Sözlü sorumum süresi yarın akşam bitiyor. Hadi bakalım.
Arkadaş 4 tane yolsuzluk. Adası belli, paftası belli, yapan belli. İmzayı atan belli. İhaleyi veren belli. Alan belli. Söylüyorum. Hadi tık yok. Bayrampaşa'da AK Parti İlçe yöneticisi diyor. Otopark AK Parti döneminde işletirken 2-3 ayda bir belediye Başkan Yardımcısı otopark parasını elden alırdı. Yatırmazdı, ileride borç çıkardı. Aynı kirayı iki kere olduk. O parayı yerdiler. Allah razı olsun. Sen yemiyorsun. Savcı gelsin sorsun. Bunu anlatırım diyor. Bu adamı çağırmıyor. Oraya kaçak büfe yapmış adam. Yapamazsın diyen belediye başkanımıza yık da göreyim demiş. Bizimki yıkmış. Partiden istifa etmiş, itirafçı olmuş, iftiracı olmuş. Geçen gün yapılan şaibelii seçimden sonra gitmiş Bayrampaşa'ya Belediye Başkan Yardımcısı olmuş.
Öbürü, öbürü bizim Bulgaristan Türkleri çok kıymet verdiğimiz insanlardan birini oraya koyalım denmiş. O insanlar hem oy vermiş hem gönüllerini bize vermiş. Gönüllerini bize basmışlar. Gönüllerine belediye başkanımızı basmışlar. Birileri gitmiş orada AK Parti o işlere şaibe karıştırmış.
Onların hepsinin günü vakti gelince teker teker her türden hesabı sorulacak. Ama Bayrampaşa Belediyesi el değiştirmiş, çıkmışlar utanmadan teşekkür konuşması yapıyorlar Bayrampaşa'ya teşekkür ediyorum.
Arsız adam. Bayrampaşa'ya teşekkür etsek biri varsa o Silivri'de yatan Hasan Mutlu, bir parti varsa Cumhuriyet Halk Partisi. Biz kazandık Bayrampaşa'yı. Sizi def ettiler oradan. Büyük bir haksızlığa büyük 1000 tane haksızlığa ellerindeki parti bayrağını hiç bırakmadan İstanbul'un bütün ilçelerinde mücadele eden ilçe başkanlarımızı ve İstanbul İl Başkanımızı ağırlıyoruz bugün.
Hepsini yürekten kutluyorum. Hepsini alınlarından öpüyorum. İyi ki varlar. Şimdi Türkiye'nin tüm sorunlarının çözümü demokratikleşmeden geçer diye hep söylüyoruz.'