Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, üniversite tercih dönemindeki gençlerin zihnindeki "Neden üniversite okumalıyım?" sorusunu yanıtladı.
Neden üniversite okumalıyız?
“Aslında, ‘Üniversite neden okumalıyız?’ derseniz, ezber bozmak için okumalıyız.” diyen Prof. Dr. Kaynak, “Çünkü hayat görüşlerimizi şekillendiren bilgiler ve düşünceler, yukarıdan bir yerlerden dayatılıyor. Sürekli olarak zihin dünyamızın kalıplarını yıkıp içine bir şey dolduruyorlar. Üniversite eğitiminin bence en önemli özelliği, birbirinden çok farklı düşünce sistemlerini aynı anda edinebildiğiniz için, başkalarının sizin kafanızı bu kadar şekillendirmesine izin vermeme imkânına kavuşmanızdır.” dedi.
Üniversite vizyonu, felsefesi olan eleştirel düşünceye açık bir yer olmalı
Bilgi edinmenin başka bir şey olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Kaynak, şöyle devam etti:
“Google’dan, ChatGPT'den, her taraftan bilgi edinebilirsiniz. Aksine, bilgiyi aradan seçebilmek çok daha önemli hale gelmiş durumda. Çünkü kirli bilgi de var, yalan bilgi de var. Bu bilgiyi eleştirel bir bakış açısıyla yoğurabilmek, elde ettiğim bütün o verilerden bir anlam çıkartabilmek ve bunu bir ürüne dönüştürebilmek bir eğitim gerektiriyor. Eğitimsiz bilginin size hiçbir faydası olmayabilir. Ama bilgiyi nasıl kullanacağınızı bir eğitim süreciyle öğreniyorsanız, alaylıdan mektepliye geçmenin en önemli aşaması budur. Önce bilgiyi seçeceksiniz. Çünkü zehirli bilgi de çok salınıyor. Sırf sizin zihninizi zehirlemek, yanlış şeyler düşünmenizi sağlamak, sizi karamsarlaştırmak, aptallaştırabilmek için bir sürü bilgi salınıyor. O bilgilerin içerisinden kendinizi nasıl farklı, ayrıcalıklı ve üretken hale getireceksiniz? Ve bu hayata nasıl bir anlam katacaksınız? Mesele, yerküre üzerinde geçirdiğiniz süreye bir anlam katıp katmadığınızla ilgilidir. İşte o eğitimi almak, farklı görüşlerden almak ve harmanlayabilmek çok önemli. Bunu üniversite dışında bir yerde edinmek çok kolay değil.
Yeter ki doğru düzgün bir üniversite vizyonu, bir felsefesi olsun. Eleştirel düşünceye açık bir yer olsun. Bizim Kurucu Rektörümüz Prof. Dr. Nevzat Tarhan hep aynı şeyi söyler: ‘Burası Birleşmiş Milletler gibi. Her düşünceden insan olmak zorunda.’ Üniversitenin sahibini eleştirebilecek akademi kadrosunun olduğu tek yer burası gibi geliyor bana. Bizim akademisyenlerimiz istediği sözü söyleyebilir. Bu özgürlük alanını öğrencilerimize de yayıyoruz.”
Kötü dünya sendromu ve çalınan umutlar
Prof. Dr. Kaynak, "kötü dünya sendromu" var odluğunu söyleyerek, “20. yüzyılda iki dünya savaşı, soğuk savaş, etnik çatışmalar, terör derken 150-200 milyon insan siyasi nedenle hayatını kaybetti. İnsanlar açlık, sefalet ve buhranlar yaşadı. İnsan ömrü ortalama 50-70 yıldı. Ama insanlar bugünkü kadar karamsar değildi. Şimdiki gençlere diyoruz ki, 120 yıl yaşayacaksınız, üstelik sağlıklı yaşayacaksınız. En büyük hastalıkları çözeceğiz. Yapay zekâ sayesinde daha kısa süre çalışıp kendinizi geliştirme imkânınız olacak. Ama gençler o kadar karamsar, o kadar mutsuz ve umutsuz ki. Neden? Çünkü bize sürekli olarak ‘bu dünya kötü’ bilgisi aktarılıyor. Sosyal medya hayatımıza böyle bir şey getirdi. Ama dünya öyle değil. Bakmayı da öğrenmek lazım. Belki de en umutlu olacağımız çağın içinde yaşıyoruz. Üniversitede umudu, umutsuzlukları yenmeyi, hayata anlam katmayı ve kötülüklerin içerisinden iyi şeyler bulabilmeyi öğrenmek ve direnmek lazım. Tabii üniversite meslek de edindirecek. Ama öğrenciler şunu bilmeli: Meslek kadar önemli olan yetenekler ve yetiler de var. Ben bu yaşıma gelmişim, hâlâ yapay zekâ kursları alıyorum, kodlama eğitimi almaya çalışıyorum. Çünkü dünya başka bir yere gidiyor. Bunu bilmeden artık uluslararası ilişkilerin anlaşılabileceğini düşünmüyorum.” şeklinde konuştu.
Yapay zekâdan korkmayın, geri kalmaktan korkun!
Yapay zekânın bir araç olduğunu bir hedef olmadığını da dile getiren Prof. Dr. Kaynak, “Birçok mesleği kolaylaştıracak ve nasıl kullandığınıza bağlı olarak size çok katkı yapabilecek bir araç. Ben bu dönem öğrencilerime, ‘ChatGPT kullanarak final ödevinizi hazırlayacaksınız’ dedim. Bu bir kopya sistemi değil. Herkes yapay zekâyı nasıl kullanacağını bilmek zorunda. Kullanmayı bilmeyenler daha akılsız olacak, ama kullanmayı bilenler uzaya öyle gidecekler. Teknolojiden korkmak yerine onu doğru, üretken ve tahrip etmeden kullanmak önemli. Korkacağınız tek şey geri kalmak. Korkmaktan korkun. Gençlere, ‘Bodoslama dalın, bu sistemin erken hareketlendiricileri sizlersiniz’ diyorum. Çünkü siz, bizim öğrenmeye çalıştığımız şeyin içine doğdunuz. Bizim yaş grubumuz korksun. Gençler niye korkuyor? Daha güzel bir dünya yaratmak onların misyonu. Ben gençlere güveniyorum ve bizim yaş grubumuzun sürekli bu gençleri kötülemesinden de rahatsızım. Bence bir kıskançlığımız var.” ifadesinde bulundu.
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi’nin vizyonu
Prof. Dr. Kaynak, interdisipliner, bütün bölümleri birbiriyle birleştirerek çalışan bir fakülte olduklarını ifade ederek, “Psikoloji, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Sosyoloji, Tarih, Felsefe, Mütercim-Tercümanlık ve bu sene açtığımız Yönetim Bilişim Sistemleri bölümlerimiz var. Mühendislik fakültemizle el birliği içinde ne tek başına sosyal bilimin ne de tek başına mühendisliğin yeterli olduğu anlayışıyla hareket ediyoruz. Çok renkli bir fakültemiz var ve öğrenci memnuniyeti yüksek, ortamımız güzel. Hocalarla öğrenciler iç içe. Bolca da eğleniyoruz. Yaza merhaba, kışa merhaba, hepsini yapıyoruz. Çünkü neşe, hayatın merkezidir. Neşedir üretkenliğin kaynağı. Somurtkanlık, karamsarlık, öfke, bunlardan hiçbir şey çıkmaz. Neşe, canlılık, enerji, dayanışma; bunların hepsi umuda yönelmedir.” diye konuştu.
Pozitif psikoloji ve zihinsel direnç
“Pozitif psikoloji bizim marka değerimiz.” diyen Prof. Dr. Kaynak, “Dünyaya pozitif bakmak, onu pozitif anlamlandırmak. Çünkü çok yoğun bir negatif bombardıman var. Brookings Enstitüsü’nün bir raporuna göre, ruh sağlığı sorunları için dünyada harcanan para 5 trilyon dolar ve bu rakamın 2030’da 16 trilyon dolara çıkacağı tahmin ediliyor. Belli ki bir bombardıman var. Büyük bir depresyon, büyük bir umutsuzluk salgını var. Buna karşı dirençli bir toplum yaratabilmek de önemli. Biz üniversite olarak öğrencilerimizin mutsuz ve umutsuz olmasına izin vermek istemiyoruz. Ben bu karamsarlık pompalama işinin bir istihbarat faaliyeti olduğunu düşünüyorum. İnsanlar umutlarını kaybettiklerinde mutluluk arayışını haplara, uyuşturucuya, saçma sapan bağlantılara yönlendiriyorlar. Buna karşı direnebilmek için bunu anlayıp yorumlayabilmek önemli.” dedi.
Aday öğrencilere mesaj
Aday öğrencilere seslenen Prof. Dr. Kaynak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hayat tercihlerinizin çok önemli bir aşamasına geldiniz. Kuşkusuz her tercih bir vazgeçiştir. Yanlış tercihler de yapabilirsiniz; hayatınızın her döneminde vazgeçmek ve yeniden yola koyulmak gibi bir alternatifiniz var. Ama iyi düşünüp kendi kariyerinize, yeteneklerinize ve karakterinize uygun bir üniversite tercihi yaparsanız zaman kazanmış olursunuz. Hepinize başarılı, sağlıklı tercihler diliyorum. Güzel bir hayatınız olsun. Her şeyden önce insan... Ama insan derken, her şeyi talep eden, mutluluk yerine hazları tercih eden, aşırı iştahlı, obur insanlardan söz etmiyorum. Hayata olumlu anlamlar katabilen, gerçek insanlığın peşinde koşabilen insanlar. Önce o tür insanlar. Gerçek insan gibi, insanca davranabilen insan...”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı