Biyolojik yaştan bağımsız: Duygusal olgunluk

Kasım 19, 2025 - 12:20
Biyolojik yaştan bağımsız: Duygusal olgunluk
Biyolojik yaştan bağımsız: Duygusal olgunluk

Hayat, zaman içinde bize pek çok şey öğretir. Bu öğretilerin arasında en önemlilerinden biri de duygusal olgunluğu öğrenmek ve deneyimlemektir. Peki, duygusal olgunluk denilen kavram nedir? Klinik Psikolog, Psikoterapist Dr. Yasemin Meriç Kazdal yazdı.

 

Kısaca bahsetmek gerekirse; kendi hislerimizi fark edebilmek, regüle edebilmek (düzenleyebilmek), şekil verebilmek ve başkalarının duygularını anlayabilmek için attığımız adımlar duygusal olgunluğumuzun göstergeleridir.

 

Bir duygu halinin içindeyken örneğin, sinirlendiğimizde, üzüldüğümüzde ya da heyecanlandığımızda bu duyguları tanıyabilmek, kendimizle farkındalık temelli bir iletişim kurmamıza yardımcı olabilir. Bu farkındalık sayesinde, anlık tepkilerimizin önüne geçebilir, verdiğimiz tepkileri düşünerek ve daha özenli bir şekilde seçebiliriz. Ancak farkındalık tek başına yeterli olmayabilir; duygularımızı fark edip bastırmak yerine o anki hislerimizi anlayabilmek ve onları uygun bir dille ifade edebilmek de duygusal olgunluğun parçalarındandır. Mesela, öfkelendiğimiz bir anda bağırmak yerine, kendimize “Neden öfkeliyim?” diye sorabilmek ve duygumuzu karşımızdakine nazik bir dille anlatabilmek hem kendimizle ilişkimizde hem de çevremizdekilerle ilişkilerimizde daha derin bir bağ kurmamıza yardımcı olabilir. DUYGUSAL OLGUNLUĞUN ÖNEMLİ PARÇALARI

Empati

 

Duygusal olgunluk sadece kendi duygusal dünyamızla sınırlı kalmayabilir; başkalarını anlayabilmek ve onlarla bağ kurabilmek de bu sürecin önemli bir parçasıdır. Empati, karşımızdakinin bakış açısını anlamaya çalışmak ve duygularını fark edebilmektir. Bir arkadaşımız üzgünken çözüm sunmak ya da durumu irdelemek yerine yalnızca yanında olabilmek ve o duyguyu, anı paylaşabilmek; sinirliyken tepkisini anlamaya çalışabilmek ve durumu kişisel algılamamak duygusal olgunluğun getirdiği empatiyle hareket edebilmenin yollarındandır.

 

Sorumluluk

 

Kendi duygularımızın sorumluluğunu üstlenebilmek, hatalarımızı kabul edebilmek ve ilişkilerde şeffaf olabilmek hem kendimize hem de çevremize güven verebilir. Bir tartışmada öfke duygumuzu bastırmak yerine, “Bu duruma öfkeyle tepki verdim, özür dilerim” diyebilmek hem ilişkimizi onarmamıza hem de tepkilerimizin sorumluluğunu almaya yardımcı olabilir.

 

Öz-Şefkat

 

Zorlandığımız dönemler için kendimize sert, suçlayıcı bir tavırla yaklaşmak yerine, “Bu durum için o an elimden geleni yaptım.” diyebilmek, duygusal olgunluğun önemli bir parçasıdır. Bir sınavda istediğimiz sonucu alamadığımızda kendimizi eleştirmek yerine süreci değerlendirip, hatalarımızdan dersler çıkararak bir sonraki adım için plan yapabilmek ya da bir arkadaşımıza istediğimiz desteği tam veremediğimizde kendimize daha anlayışlı yaklaşabilmek öz-şefkatli bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım uzun vadede hem içsel huzurumuzu hem de empati becerimizi korumamıza destek olabilir.

 

Duygusal olgunluk, kısa sürede kazanılabilecek bir beceri değildir; hayat boyu süren yolculuğumuzun bir parçasıdır. Kendimizi ve başkalarını anlayabilmek, duygularımızı ve hislerimizi yapıcı şekilde ifade edebilmek, empatiyle bağ kurabilmek; ilişkilerimiz ve yaşamımız arasında denge kurmamıza yardımcı olabilir. 

Kendi duygusal derinliğimizi keşfettikçe hem iç dünyamızda hem de ilişkilerimizde daha düşünceli ve nazik adımlar atabiliriz.

 

 

 

Unutmayalım ki, her duygu hissedilmek için var; duygularımızı hissetmeye alan açabiliriz ancak duygularımızı davranışlarımıza yansıtırken attığımız adımları seçmek bizim elimizde.