Bir umut ve endişe arasında

Eyl 24, 2025 - 17:30
Bir umut ve endişe arasında

ANKARA - BHA

Bugün önümüze konulan yeni hedeflerde büyüme, enflasyon, cari açık ve istihdam adına parlak sözler yer alıyor. Kâğıt üzerinde her şey mantıklı; disiplinli bir maliye, dengeli bir bütçe, tek haneye düşürülecek enflasyon. Peki, bu satırların gölgesinde hangi sesler yankılanıyor?

Bir emeklinin pazarda filesini yarım doldururken duyduğu iç çekiş, genç bir işsizin diplomayı elinde sıkarken hissettiği çaresizlik, küçük bir esnafın vergi yükü altında yavaş yavaş tükenen nefesi… İşte asıl gerçek, grafiklerin arkasında gizlenen bu hayattır.

Toplumdan sabır isteniyor. Sabır, elbette, büyük bir erdemdir. Fakat sabrın da sınırları vardır: çocukların açlığına, kiraların ağırlığına, alın terinin karşılıksız kalmasına sabır gösterilebilir mi? Ekonomi yalnızca dengelerden değil, aynı zamanda adaletten, insanca yaşamaktan da beslenir.

Unutulmamalıdır ki bir milletin en kıymetli sermayesi insanıdır. Eğer insanlar yaşamlarını umutla sürdüremiyorsa, en sağlam rakamlar bile bir gün boşlukta çınlamaya başlar.

Bugün yazılması gereken belki de şudur: Hedefler kadar, o hedeflere ulaşırken insanın yükünü hafifletmenin yollarını da konuşmalıyız. Bir ülkenin geleceği, yalnızca istatistiklerde değil, pazarda, okulda, hastanede, evde hissedilen güven duygusuyla ölçülür.

Edebiyat bize öğretir ki en zor zamanlarda bile bir toplum, ortak vicdanını diri tutabildiği ölçüde ayakta kalır. Şimdi de bize düşen, gözlerimizi yalnızca tabloların rakamlarına değil, insanların yorgun yüzlerine çevirmek; ekonomik dengeyle birlikte toplumsal huzuru da aramaktır.

Çünkü refah, sadece bir hedef değil; insanın onuruna yaraşır bir yaşamın adıdır.