Gazze Mahkemesi nihai kararını açıkladı
İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçlarını araştırmak üzere kurulan küresel ve bağımsız girişim "Gazze Mahkemesi"nin nihai kararı İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu’nda açıklandı. Jüri, İsrail’in eylemlerini soykırım olarak tanımlayan ve uluslararası sistemi eleştiren sert bir bildirge yayımladı.
Gazze’de soykırım tespiti
Jüri, sonuç bildirgesinde ana bulguyu şu ifadelerle vurguladı:
"İsrail, kökleri siyonizmin üstünlükçü ideolojisine dayanan, geniş bir apartheid rejimi içinde, Gazze'deki halka soykırım uyguluyor."
Mahkemenin, bir hukuk mahkemesi olmaması nedeniyle herhangi bir kişi veya devletin suçluluğunu belirleme amacı taşımadığı, ancak İsrail'in hesap vermemesi neticesinde sivil toplumun bir tepkisi olarak ortaya çıktığı belirtildi. Jüri, "Soykırımın adının konulması ve belgelenmesi gerektiğine ve cezasızlığın dünya genelinde devam eden şiddeti beslediğine inanıyoruz" dedi.
10 ayrı suç kategorisi kınandı
Açıklamada, soykırımın bütünsel doğasını anlamak için İsrail’in işlediği suçların ayrı ayrı ele alınması gerektiği belirtildi. Jüri’nin kınadığı suçlar arasında şunlar yer aldı:
-
'Yiyecek ve suyun kasıtlı olarak reddedilmesi' yoluyla açlık ve kıtlık.
-
'Ev katliamı': Konutların ve altyapıların kasıtlı olarak toplu yıkımı.
-
'Çevre katliamı (Eko-kırım)': Savaşın sona ermesinden sonra hayatta kalma kapasitesini yok eden çevresel hasar.
-
'Sağlık altyapısının' ve personelinin sistematik olarak yok edilmesi.
-
'Üreme katliamı': Doğumların engellenmesi ve Filistinli üreme sağlığı hizmetlerinin kasıtlı hedef alınması.
-
'Akademi katliamı': Bir nesil öğrenci ve öğretmenin öldürülmesiyle Filistin'in entelektüel geleceğinin yok edilmesi.
-
'Gazetecilere yönelik saldırılar'.
-
İşkence, cinsel şiddet ve toplu hapis.
Bildirgede, bu eylemlerin hiçbir askeri hedef iddiasıyla meşrulaştırılamayacağı ve "tüm nüfusa yönelik toplu cezalandırma ve soykırım araçları" olduğu vurgulandı.
Batı hükümetleri suç ortağı
Jüri, İsrail ile işbirlikleri başlığı altında, Batılı hükümetlerin rolüne dikkat çekti:
"Jüri, Batılı hükümetlerin, özellikle de ABD'nin ve diğerlerinin, diplomatik koruma, silah, silah parçaları, istihbarat, askeri yardım ve eğitimin yanı sıra devam eden ekonomik ilişkiler yoluyla İsrail'in soykırım işlemesine bazı durumlarda işbirliği yaparak ortak olduklarını tespit etti."
Açıklamada, akademik kurumların, Batı medyasının ve çok uluslu şirketlerin de suç ortaklığı yaptığı; ABD’nin BM’deki veto hakları nedeniyle "gelecek kuşakları savaş felaketinden koruma" yönündeki kurucu sorumluluğundan "vazgeçtiği" aktarıldı.
Direniş ve hesap verme çağrısı
Mahkeme, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve kurtuluş için direniş biçimlerini seçme hakkını yeniden teyit etti. Siyasi, askeri, ekonomik ve ideolojik olarak sorumlu olan tüm fail, destekçi ve suç ortaklarının yasaların izin verdiği en geniş ölçüde hesap verebilir kılınması talep edildi.
Ayrıca, BM Genel Kurulu’nun Filistin topraklarında bir koruma gücü görevlendirmesi ve Gazze’deki soykırımı durdurmak için kolektif önlemler alabilmesinin önünün açılması amacıyla 377 A(V) sayılı kararın yürürlüğe konulması çağrısında bulunuldu.